cupure logo
memurhakemzammımemur zammıhakem kurulukurulukamutoplandıerdisona

Mesajlaşma uygulamaları ulusal güvenliği tehdit ediyor mu?

Günümüzde mesajlaşma uygulamaları, yalnızca bireylerin özel iletişimini sağlamıyor; aynı zamanda devletlerin ve istihbarat servislerinin de ilgisini çeken devasa bir veri kaynağı haline geliyor. Milyonlarca kullanıcının paylaştığı bilgiler, çoğu zaman istihbarat servislerinin eline geçebiliyor ve çeşitli amaçlarla kullanılabiliyor. Kullanışlı olmalarının yanı sıra bu uygulamaların önemli riskler barındırdığını söyleyen Çahmutoğlu, bazı ülkelerin WhatsApp ve Telegram gibi popüler platformları ulusal güvenliğe tehdit olarak gördüğünü ve bu nedenle yasaklama yoluna gittiğini ifade etti. Teknoloji Hamlesi Programı'nın uygulama esasları düzenlendi   ABD, RUSYA VE İRAN ÖRNEĞİ Son dönemde dünyanın farklı bölgelerinden dikkat çeken kararlar alındı. İran hükümeti, WhatsApp’ın İsrail istihbaratına kullanıcı verilerini aktardığı iddiasıyla vatandaşlarına uygulamayı telefonlarından kaldırmaları çağrısında bulundu. Benzer şekilde, ABD Temsilciler Meclisi de WhatsApp’ın şeffaflık eksikliği ve veri güvenliği konusundaki endişeler nedeniyle uygulamanın Meclis cihazlarında kullanımını yasakladı. Rusya’da ise WhatsApp ve Telegram’a alternatif olarak devlet destekli yeni bir mesajlaşma uygulamasının geliştirildiği duyuruldu. Bu yeni platformun devlet hizmetleriyle entegre çalışarak, mesajlaşmanın yanı sıra resmi belge paylaşımı gibi işlevler sunması planlanıyor. Çahmutoğlu’na göre bu gelişmeler, devletlerin uzun süredir devam eden güvenlik endişelerinin giderek daha görünür hale geldiğini gösteriyor.   MESAJLAŞMA UYGULAMALARI HANGİ VERİLERİ PAYLAŞIYOR? Mesajlaşma uygulamaları çoğu zaman istihbarat servisleri veya kolluk kuvvetleriyle veri paylaşabiliyor. Bazı ülkelerde ise şirketlerin, ulusal güvenlik gerekçesiyle bu paylaşımları yapmak zorunda oldukları biliniyor. Çin menşeli Tencent’in geliştirdiği WeChat buna örnek gösterilirken, ABD ve Avrupa merkezli platformların da benzer ilişkilere sahip olduğuna dair iddialar gündemde yer alıyor. Örneğin Fransa’daki resmi kurumlar talep ettiğinde WhatsApp’ın meta-verileri paylaşabildiği belirtiliyor. Kimi durumlarda kimlik bilgileri ve mesaj içeriklerinin de istihbarat servislerine aktarıldığı ifade ediliyor. Diğer yandan uçtan uca şifreleme konusunda da belirsizlikler dikkat çekiyor. Uygulamalar şifreleme protokollerini tam olarak açıklamadığı için güvenlik endişeleri artıyor. Çahmutoğlu, WhatsApp’ın bu alanda en çok eleştirilen uygulamaların başında geldiğini belirtiyor. Bir başka önemli risk ise geliştiricilerin kasıtlı olarak bıraktığı “arka kapılar” (backdoor). Bu sayede istihbarat servisleri, şirket iş birliğiyle kullanıcı verilerine erişebiliyor. Ayrıca zero-day açıkları olarak bilinen güvenlik zafiyetlerinin de gelişmiş operasyonlarla istismar edilebildiği kaydediliyor.   Yeni teknolojiler, Türkiye'de otelcilik sektörünü dönüştürüyor İSTİHBARAT SERVİSLERİ NASIL BİLGİ TOPLUYOR? Uzmanlara göre devlet kurumları ve istihbarat servisleri, uçtan uca şifreleme olsa bile meta-veri toplama yoluyla kişilerin sosyal çevresini ve iletişim sıklığını analiz edebiliyor. Çoğu zaman mesajlaşma uygulamalarından doğrudan bilgi talep edilerek kullanıcı verilerine ulaşılabiliyor. Telegram’ın Rus istihbaratıyla veri paylaştığına dair iddialar da bu kapsamda dikkat çekiyor. Son yıllarda gündeme gelen Pegasus ve Predator gibi casus yazılımlar da mesajlaşma uygulamalarına yönelik saldırıların boyutunu gözler önüne serdi. Bu yazılımlar, telefonlara yerleştirildiğinde mesaj içeriği dâhil pek çok bilgiye erişim sağlıyor. Öte yandan WhatsApp’ın bağlı olduğu Meta şirketinin üst düzey yöneticilerinin İsrail askeri istihbaratında görev yapmış olması, şirket-devlet iş birliği iddialarını güçlendiriyor. WhatsApp’ın kullanıcı verilerini İsrail’e aktardığına dair iddialar henüz net olarak kanıtlanmasa da, güvenlik endişelerini artırıyor.   ÇÖZÜM: YERLİ VE MİLLİ UYGULAMALAR Ersin Çahmutoğlu, tüm bu gelişmelerin yerli ve milli teknolojilerin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu belirtiyor. Özellikle devlet kurumlarının, uçtan uca şifrelemeye sahip, sunucuları Türkiye sınırları içinde bulunan yerli mesajlaşma uygulamaları kullanmasının kritik önemde olduğunu vurguluyor. İsrail, ABD ve Rusya gibi ülkelerde yaşanan örnekler, bu alanda yerli alternatiflerin geliştirilmesinin ulusal güvenlik açısından hayati önem taşıdığını gözler önüne seriyor.    

Yorumlar

Ekonomi Haberleri