cupure logo
serdarekimerdoğanavukathayatınıöktemkaybettiyılcumhurbaşkanıhayatını kaybetti

Bakan Yerlikaya tek tek duyurdu! Trafik cezaları artıyor

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, trafikte yeni döneme ilişkin Anadolu Ajansı özel yayınında konuştu.Bakan Yerlikaya, 30 kilometre hız limitli okul ve hastane önlerinde 76 kilometre hızla gidenlerin 30, 86'yla gidenlerin 60, 96'yla gidenlerin 90 gün ehliyetinin alınacağını söyledi. Bakan Yerlikaya'nın açıklamalarından öne çıkanlar satır başları şöyle; "Yollarda kurallar olmalı, zaten var kurallar. Karayollarında trafik kanunumuz var. Eğer yollarda kurallara riayet eden bir sistem ve kültür hepimizde oluşursa, o zaman trafik güvenliği arzu ettiğimiz noktaya ulaşır. Sayın Cumhurbaşkanımız bu noktada, 3 Şubat 2021 tarihinde Milletin Evi Külliye’de aziz milletimize şöyle seslendi:“Bizim trafik güvenliğiyle ilgili hedefimiz şu: sıfır can kaybı, sıfır yaralanma ve sıfır maddi hasar. Bunu başarmakla ilgili öyle bir gayret, öyle bir odaklanma göstermeliyiz ki bu konu her türlü siyasetin, fikri ayrılığın, her türlü rekabetin üstünde olmalı. Hep birlikte bir dayanışma içinde, bu hedefe ulaşmak için gayret göstermeliyiz.” İlginizi Çekebilir "2050’DE HEDEF SIFIR CAN KAYBI" Sayın Cumhurbaşkanımız ayrıca 10 yıllık bir hedef koydu. Bu hedefe göre, 2030’un sonuna gelindiğinde can kayıplarını yarı yarıya azaltmak, 2050’ye gelindiğinde ise sıfır can kaybı hedefine ulaşmak amaçlanıyor. Bununla ilgili bir genelge yayımlandı. Başta İçişleri Bakanı olmak üzere tüm ilgili bakanlıklara ve görevlilere talimat verildi. Beşinci yılın içerisindeyiz. Göreve geldiğim ilk gün, bütün birimlerden ve arkadaşlarımızdan brifing aldığımızda, trafik güvenliğiyle ilgili gelmiş olduğumuz noktayı, 2021 hedeflerini ve 2020’de belirlenen hedefleri inceledik. 2030’a giden süreçte hedeflere ulaşma konusunda bir sapma olduğunu gördük. Dolayısıyla şunu yaptık: Trafik güvenliğiyle ilgili yapmamız gereken, tüm dünyanın başardığı gibi, bunu başaran ülkelerde olduğu gibi, denetim ve caydırıcı kuralların etkin şekilde uygulanmasıdır. Denetimin niteliği, istikrarı ve caydırıcı kurallar… Biz 2023’ün sonunda gelmiş olduğumuz rakamların yansımaya başladığını düşünüyorum. Can kayıplarının, trafikte yaşanan can kayıplarının ve yaralanmaların olmasını istemiyoruz. Ancak maalesef 2015’ten 2024 yılına kadar olan can kayıplarına baktığımızda, yıllık ve günlük veriler var. 2015 yılında bir yılda 7.530 can kaybı yaşandı; bu da günlük ortalama 20,6 kayba denk geliyor. 2021 yılına geldiğimizde bu rakam günlük 14,7, yıllık 5.362 oldu. Bir yıl sonra biraz daha düşerek 14,3’e indi. Ancak 2023’e geldiğimizde 17,9’a yükseldi. Bu artışın sebebi, trafik denetimi ve caydırıcı kuralların bir arada olması gerektiği gerçeğidir. Trafik kültürünün ve güvenliğinin oluşabilmesi için bu ikisinin birlikte yürütülmesi şart. "DENETİM SAYISINI YÜZDE 50 ARTIRARAK 124,3 MİLYONA ÇIKARDIK" Biz 6 Şubat’ta asrın felaketini yaşadık. O dönemde tek bir odak noktamız vardı: yaraları sarmak. Ardından Mayıs seçimleri gerçekleşti. O dört-beş aylık süreçte kaza, ölüm ve yaralanma sayıları maalesef çok arttı. Bu süreci son 6 ayda toparlamak için denetim konusunda büyük gayret gösterdik. Ancak asıl olarak 2024 yılına hazırlandık. Bunu yaparken de şu adımları attık: Trafik görevlilerimizin, jandarma ve emniyet personelimizin sayısını artırdık. Ekip sayılarımızı artırdık. Radar sayılarımızı artırdık. Araç, ekip ve personel sayımızı planlı bir şekilde artırarak denetim gücümüzü yükselttik. Bu slaytla şunu da belirtelim: 2030 yılına geldiğimizde, TÜİK’in öngörüsüne göre nüfusumuz 88,1 milyon olacak. Buna rağmen, trafikteki ölüm sayısını 3.000’in altına, yani günlük 7,5 seviyelerine indirmeyi hedefliyoruz. 2019’da, son altı yılda 75,8 milyon denetim yapılmıştı. 2023’te günlük ölüm oranının 14,9’a çıktığı yıl 82,3 milyon denetim yapıldı. Biz yılı 82,9 milyon denetimle kapattık. Bir yıl sonra, ekip sayısı, araç sayısı, personel sayısı hep birlikte sahadaydı. En çok kazaların yaşandığı bölgelerde yoğun denetimler gerçekleştirdik. Denetim sayısını %50 artırarak 124,3 milyona çıkardık. İdari işlem sayısını ise %44 artırarak 22 milyondan 32 milyona yükselttik. Ölüm sayısını, yani can kayıplarını 197 kişi azaltarak 17,4’e düşürebildik. TRAFİKTE EN KRİTİK BAŞLIK: HIZ İHLALİ VE CAYDIRICI KURALLAR Hız ihlaline geçiyoruz. Burada tabii en önemli konu, hız ihlali. Çünkü hız ihlali, kazaların en temel nedenlerinden biri olarak kabul ediliyor. Maalesef öyle. Trafik kural ihlalleriyle ilgili beş temel ihlal var ki, can kayıplarının en büyük nedeni bunlar. %84,7, yani yaklaşık %85’i yalnızca bu beş kural ihlalinden kaynaklanıyor. Bakın, bu beş kural ihlali şöyle sıralanıyor: Hız kural ihlali, Şerit izleme ve değiştirme hataları (halk arasında “makas” olarak bilinen), Geçiş önceliği ve dönüş kurallarına uymama, Arkadan çarpma, Kırmızı ışık ihlali. İşte bu beş ihlal, trafikteki can kayıplarının yüzde 84-85’ini tek başına oluşturuyor. Şimdi 2024’e tekrar bakalım. Aslında biz 2024’te Türkiye’ye şunu gösterdik: Denetimi olması gereken noktaya getirdik. Ancak birazdan sunumlarda da göreceğiniz üzere, caydırıcı kural olmadığı sürece, denetimi ne kadar artırırsak artıralım eksik kalıyor. Evet, denetimin tesirinin, yani sonucunun ölçüsü; ölümlü ve yaralanmalı kazalardaki azalmadır. Ancak 2024’te gördük ki, bu hedefe tam olarak ulaşamadık. Bakın, 2024 yılında 385 bin yaralanma meydana geldi. Günde 1.055 kişi trafikte yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Bu sayı, bir şehir hastanesinin kapasitesine denk geliyor. Düşünün, her gün Türkiye’de 1.055 yaralanma yaşanıyor. Biz 2023’e göre denetim sayısını 41,3 milyon artırarak 122,3 milyona çıkarmamıza rağmen, sadece 197 kişinin can kaybını önleyebildik. Ama biz bunu istemiyoruz. Hedefimiz bu değil. Sayın Cumhurbaşkanımızın belirlediği hedef çok daha ileri bir noktayı işaret ediyor. "YENİ KANUN TEKLİFİ TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NE SUNULDU" Dolayısıyla ne yapmamız lazım? Bu kuralların caydırıcılıklarını yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini gördük. Bu konuda jandarma, emniyet ve Trafik Daire Başkanlığı’ndaki alanında uzman kahramanlarımızla birlikte yüzlerce toplantı yaptık. Ve şu sonuca vardık: Can kayıplarına en çok sebebiyet veren bu beş kural ihlaliyle ilgili caydırıcılığı nasıl artırabiliriz? Bu çalışmayı bir kanun teklifi haline getirdik. AK Parti Grubumuz bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sundu ve şu anda Gazi Meclisimizin takdirinde. Bu süreçte yalnızca ülkemizi değil, dünyayı da izledik. Bu konuda başarıya ulaşan ülkelerin uygulamalarını inceledik. Arkadaşlarımız “Türkiye’de yeni bir caydırıcı kural modeli nasıl olmalı?” sorusuna odaklanarak çalıştı. Ve şu anda bu düzenleme Meclis’te. Bakın arkadaşlar, günde 10 kişi hız kuralı ihlalinden hayatını kaybediyor. 2023’te bu sayı günde 10,3 idi. Az önce bahsettiğimiz 197 kişilik genel azalışın içinde, yalnızca 91 kişi hız ihlali kaynaklı ölümlerin azalmasından geldi. Ama biz buna razı değiliz. Bizim amacımız trafikte ceza yazmak değil. Ceza, anlık olarak insanı durdurur; ama kalıcı olan, bu bilincin vicdani bir sorumluluk haline gelmesidir. Galatasaray'da Singo'nun sözleşmesindeki madde ortaya çıktı! Çılgın bonservis planı Düşünün, Türkiye’de 37,5 milyon sürücü var. Yollarda ya sürücüsünüz, ya yolcusunuz, ya da yayasınız. Yani siz kurallara uyduğunuzda, sadece kendi hayatınızı değil, başkasının yaşam hakkını da korumuş oluyorsunuz. Bu çok büyük bir kul hakkıdır. Biraz daha manevi bir ifadeyle söylemek gerekirse: Siz kendinizi düşünmeyip kurala uymadığınızda, başkasının da hayatını riske atıyorsunuz. Bu konuda hem medyada hem sosyal medyada milyonlarca örnek var. Ve dünya da artık bu bilinci vicdan merkezli bir trafik kültürüne dönüştürmüş durumda.Diyor ki: “Bu önlenebilir halk sağlığı sorunu.” Ne demek bu? “Önlenebilir” demek, olması gerekmezdi; yani olmayacaktı. Eğer hız kuralına uyulsaydı, örneğin arkadan gelen bir araç yoluna kurallara uygun şekilde seyahat eden bir ailenin hayatını söndüremezdi. "BAREM SİSTEMİ'Nİ KURDUK" Bu kuralların her birinin dünya tarihinde bir hikâyesi var. “Yollarda herkes istediği hızla gidebilir” diyebilir miyiz? O zaman nasıl bir trafik terörü olur? Dolayısıyla şu anda trafikte can kaybı ve yaralanmanın en büyük müsebbibi hız kural ihlalidir. Kanun teklifi bu noktada neyi değiştiriyor? Kanun teklifi, öncekinden farklı bir sistem getiriyor; dünyanın bunu başaran ülkelerinin uyguladığına benzer bir sistem kurduk: barem sistemi. Öncelikle bir ayrım yaptık: yerleşim yeri içi ve yerleşim yeri dışı. Daha önce böyle bir ayrım yoktu. TÜİK’in verilerine göre Türkiye’deki can kaybı ve yaralanmalı trafik kazalarının %79’u yerleşim yeri içinde, %21’i yerleşim yeri dışında meydana geliyor. Biz de yerleşim yeri içindeki can kayıplarını inceledik: 30 km/s, 50 km/s, 80 km/s gibi limitlerin olduğu yerleri, ölümleri detaylıca ele aldık. Son 6 yıl içinde, yerleşim yeri içinde, özellikle okul önleri ve hastane önlerinde hız sınırı 30 km/s’dir. Dünya bu hızı 20’ye indirmeye çalışırken, bizde hâlâ 30. Bu 30 km/s olan yerlerde son 6 yılda 15 yaşın altındaki 169 öğrenci hayatını kaybetmiş —çoğunlukla hastane/okul önlerinde. Bu veriler doğrultusunda düzenlemelerimizi dizayn ettik. İlk 5 ve ardından 6–9 barem şeklinde bir sınıflama yaptık. Şunu vurgulayalım: 80 km/s ile bir yayaya çarpmak, vücut bütünlüğü açısından çok ciddi sonuçlar doğurur; 74 km/s ve üzeri hızlarda ölüm riski ve ağır yaralanma olasılığı belirgin şekilde yükselir. Sürücülerin “çok düşük” diye gördükleri hız aşımı gözüken ihlallerin aslında çok ciddi sonuçlara yol açabildiğini görüyoruz. Bunu biz söylemiyoruz; Dünya Sağlık Örgütü bildiriyor. Örneğin 30 km/s limitli okul ve hastane önlerinde; eğer 36 km/s ile yakalanırsanız yeni düzenlemede cezası ve yaptırımı belirtiliyor. Ayrıca; 30 km/s limitli bir yerde bir sürücü yakalanırsa, ehliyeti aynı gün alınıp 30 gün süreyle geri verilmeyecek. Biz para cezasından daha öteye gidiyoruz; burada amaç, sürücüyü derinlemesine düşündürmek. Detaylandırırsak: İlk yakalamada ehliyetin alınıp geri verilmesi gibi doğrudan yaptırımlar uygulanacak. Eğer aynı sürücü bir yıl içinde bu tür hız ihlallerini beş kez tekrar ederse, psikiyatri uzmanına görünmesi istenecek çünkü tehlikeli sürüş davranışı devam ediyorsa bunun altında yatan psikolojik ya da risk algısı sorunlarına bakmak gerekiyor. Yerleşim yeri dışında da aynı barem sistemini uyguladık. Örneğin 90 km/s limitli bir yolda 101 km/s ile yakalanırsanız belli bir bareme giriyorsunuz; fakat 141 km/s ve üstü hızlarda 30 gün ehliyet alma uygulaması devreye giriyor. Otoyolda (örneğin 140 km/s limiti olan yerde) 161 km/s ve üstü hızla yakalanırsanız 90 gün ehliyetiniz geri alınıyor. İstanbul ve Sındırgı'da aynı işaret! 'Fay valfi' büyük depremin habercisi mi, freni mi? "BAREM SİSTEMİNDE ARTIK ANLIK, CİDDİ VE YÜKSEK HIZ AŞIMLARINDA DAHİ DOĞRUDAN VE CAYDIRICI YAPTIRIM UYGULANABİLİYOR" Önceki sistemde genelde tekrarlar söz konusuydu; belirli oranlarda yükselme ve beş kez tekrar gibi kriterler vardı. Barem sisteminde ise artık anlık, ciddi ve yüksek hız aşımlarında dahi doğrudan ve caydırıcı yaptırım uygulanabilmektedir. Mesela bir kişi yeni ehliyetini almış, ilk defa aracıyla yola çıkmış olsun; 90 km/s’lik bir yolda 161 km/s ile yakalanırsa, aynı gün ehliyetine el konulabiliyor. Henüz kaza olmasa bile “bir düşün” demek, “bir doktora git” demek istiyoruz. Bu çok ciddi, caydırıcı bir önlem. Yeni trafik kanunu teklifimizin mantığı ve felsefesi şu: sayıların ötesinde dürtüye müdahale, trafikten men ve ehliyeti geri alma yoluyla sürücüyü derinden düşündürmek; “Ben sadece kendi hayatımı riske atmıyorum, başkalarının hayatını da riske atıyorum” bilinç dönüşümünü sağlamak. Yerleşim yerleri içindeki denetimlerimizi daha da artıracağız. Çünkü aileler bize ekranlarımızda, yaptığımız paylaşımlar sonrası soru soruyorlar: “Niçin 169 evladımızı temiz bir şekilde okula gönderdikten sonra geri alamadık?” Bu sorunun cevabı, önlenebilir tedbirleri hayata geçirmek ve trafik davranışlarını vicdani bir mesuliyet hâline getirmektir. Cezanın mantığı ve felsefesi budur: Dünya bunu başarmış ülkeler incelendiğinde, nüfusu bizimle benzer veya daha fazla olan ülkelerde ölüm sayıları bizim üçte birimiz kadar çıkabiliyor. Nasıl? İncelediler, kültür haline getirdiler. Yurtdışına giden vatandaşlar aracını kiraladığında, orada kuralların gizli ya da açık şekilde çok sıkı ve uygulanabilir olduğunu, sürücünün buna otomatik uyduğunu görüyor. Biz de aynı davranış biçimini oluşturma mücadelesindeyiz. Kazalara uyulduğu takdirde kaza olma ihtimali oldukça düşüyor. Ancak bazen bazı sürücülerin buna aykırı davrandığını görüyoruz. Mesela ters yönde araç sürenleri veya “makas atma” diye tabir edilen, çok aşırı şerit değiştirerek araç kullananları görüyoruz. Birisi şerit değiştiriyor, makas atıyor. Halk buna “makas atma” diyor; biz de kanuna bu tabiri aldık. Yani kanuna göre kanunsuz, yasa dışı şerit değiştirme “makas” olarak geçiyor. Herkes bunu bu şekilde biliyor. Makas atmadan giden araç maddi hasarla kurtulsa bile, iki aracın takla atmasına ve büyük, ölümcül kazalara sebep olabiliyor. "TERS YÖNDE ARAÇ KULLANMAYA İLİŞKİN DE YENİ DÜZENLEMELER GETİRİLDİ" Yeni düzenlemede ceza sistemi şöyle: Rakamları burada ayrıntılı vermiyorum; ancak makas atan bir sürücü yakalanırsa, örnek olarak, 60 gün ehliyeti ve aracın trafikten men edilmesi gibi yaptırımlar uygulanıyor. Amacımız “düşün” demek. Yaptığın hareket, henüz cana mal olmamış olabilir; ama bu yolda böyle davranışlar kabul edilemez. Ters yönde araç kullanmaya ilişkin de yeni düzenlemeler getirildi. Yolların risk profiline göre farklı yaptırımlar modüle edildi. Tek yönlü bir yolda ters yönde gitmenin riski daha düşükken, yerleşim yeri bölünmüş yolda daha yüksek; şehir dışı bölünmüş yolda ve otoyolda ise risk çok daha büyük. Otoyolda bir kişinin ters yönde gitmesi, 140–150 km/s hızla seyreden araçların bulunduğu ortamda kaza olasılığını yüzde 99’a kadar çıkarır. Bu durumda 60 gün ehliyet alma ve trafikten men gibi yaptırımlar getiriyoruz; o sürücünün aracı derhal çekilip kaldırılıyor. Sürücü bu süre içinde yaptığı hatayı düşünecek. İhlallerin tespiti de önemli bir husus. İki tür denetimimiz var: elektronik denetleme (EDS) ve yüz yüze denetim. Yüz yüze denetimle ilgili rakamları daha önce verdim; teknolojik altyapımız da mevcut ve dünyada başarılı olan uygulamalar doğrultusunda bunu daha da güçlendireceğiz. Ekip sayımız ve kullanılan teknoloji şu an için yeterli düzeyde olmakla birlikte, altyapıyı genişletme çalışmaları devam edecek. Tüm yaraları saran Gazze'nin yarası açık! Şimdi sıra dünyada: Gazlı bezin şaşırtan öyküsü "YOL KAPAMA GİBİ EYLEMLERE KARŞI DA CAYDIRICI DÜZENLEMELER ÖNGÖRÜLÜYOR" Düğün konvoylarında yol kapatma olaylarına sıkça rastlıyoruz; bu durum vatandaşları rahatsız ediyor ve yaralanmalı ya da can kayıplı kazalara yol açabiliyor. Vatandaşlardan gelen en büyük şikâyetlerden biri de bu. Sevinç için oluşturulan konvoyun kurallara uygun olması bizim beklentimiz; ancak yol kapatma, tünelde durup halay çekme gibi eylemler tehlikeli sonuçlar doğuruyor. Örneğin tünele girildiğinde görüş kısıtlıdır; tünelde aniden durulması arkasından gelen araçların frene zorlanmasına neden olur. Konvoy sırasında yol kesildiğinde çevredeki diğer sürücüler önce bir kaza olduğunu zannediyor; bilgi kirliliği ve öfke bu durumda artıyor. Bu tür davranışlar hem kamu düzenini hem de trafik güvenliğini tehlikeye atıyor; bu yüzden kanun teklifinde düğün konvoyları ve yol kapama gibi eylemlere karşı da caydırıcı düzenlemeler öngörülüyor. Eğer bir kişide böyle bariz ve tekrar eden bir hata olursa, Sağlık Bakanlığı ile beraber değerlendirilir. Sağlık Bakanlığı, “O arkadaş gelsin, bir bakalım, bir görüşelim” der. Ehliyeti var, fakat periyodik veya alışkanlık haline gelmiş bir sapma olup olmadığı değerlendirilir. Bu sistemin tek amacı budur. “AMBULANSA YOL VERMEYEN SÜRÜCÜYE 30 GÜN EHLİYET YASAĞI: TEKRARINDA 5 YIL İÇİNDE EHLİYET İPTALİ” Ambulanslar, sağlık çalışanları ve hastaneler bizim için çok önemlidir. Bir ambulans zamanında hastaneye ulaşırsa, hastanın hayatta kalma olasılığı %40 artar; Dünya Sağlık Örgütü bunu söylüyor. Dolayısıyla bir ambulansa yol vermemek, can kaybına veya ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. “Fermuar Sistemi” dediğimiz sistemle, ambulans veya itfaiyeye yol vermeyen sürücü tespit edilirse 30 gün ehliyeti alınır ve aracına el konulur. Bu, tüm dünyada uygulanmış bir sistemdir ve Türkiye’de de son dönemde güzel örnekleri mevcuttur. Bu ihlal tekrar ederse, 5 yıl içinde ilk kez yapılan bir ihlal durumunda ehliyet tamamen iptal edilir; sürücü sıfırdan ehliyet almak zorunda kalır. "SEYİR HALİNDE CEP TELEFONU KULLANIMINA İLK İHLALDE 5 BİN TL, ÜÇÜNCÜ İHLALDE 30 GÜN EHLİYET" Seyir halinde cep telefonu kullanımı ülkemizde ciddi bir problemdir. Kazaların büyük bir kısmı, takip mesafesinin korunamamasından kaynaklanıyor; bunun sebeplerinden biri de telefonla ilgilenmektir. Cep telefonu ile araç kullanmak, kaza riskini dört kat artırıyor. Araç kullanırken mesaj atmak veya telefonla ilgilenmek kazaya davetiyedir; Dünya Sağlık Örgütü araştırmalarına göre risk 23 kat artıyor. Yeni düzenlemede ilk ihlalde 5.000 TL ceza, ikinci ihlalde 10.000 TL ceza uygulanacak, üçüncü ihlalde ise 30 gün ehliyeti alınacak. Böylece cep telefonu kullanımı sırasında caydırıcılık güçlendirilmiş olacak. "KIRMIZI IŞIK İHLALİ TEKRARINDA 30 GÜN EHLİYET VE ALTINCI İHLALDE İPTAL" Kırmızı ışık ihlali de ciddi bir risk oluşturuyor. 2024 yılında 137 kişi ışık ihlalinden vefat etti; bu, üç günde bir vatandaşımızın kırmızı ışık ihlali nedeniyle hayatını kaybettiği anlamına geliyor. Yeni kanunda bir yıl içinde birinci ihlalde uyarı, üçüncü ihlalde 30 gün ehliyet alımı, dördüncü ihlalde 60 gün, beşinci ihlalde 90 gün ve altıncı ihlalde ehliyet iptali uygulanacak. "“MOTOSİKLET KAZALARINDA HIZ VE KASK DENETİMLERİ CAYDIRICI HALE GETİRİLDİ” Motosiklet kullanıcıları trafikte akrobatik hareketler sergileyebiliyor; bu da ciddi kazalara yol açabiliyor. Türkiye’de motosiklet sayısı hızla artıyor; geçen yıl 6,3 milyon olan motosiklet sayısı bu yıl 7 milyonu aşacak. Geçen yıl motosiklet kazalarında 1.584 kişi vefat etti. Denetimleri artırmamıza rağmen ölümler azalmadı; bunun için caydırıcı kurallar getirildi. Motosikletlerin kazalardaki kusurlu oranı %67; üç kazadan ikisi motosiklet sürücüsünden kaynaklanıyor. Hız ve kask kuralları yeniden gözden geçirildi ve caydırıcı hale getirildi. "“ALKOL VE UYUŞTURUCU İLE ARAÇ KULLANIMINA EHLİYET İPTALİ VE SAĞLIK DENETİMİ” Alkol ve uyuşturucu madde etkisindeyken araç kullanmak da ciddi kazalara yol açıyor. Bu ihlallerde caydırıcı düzenlemeler getirildi. İlk ihlalde 6 ay veya 2 yıl ehliyet iptali, ikinci ve üçüncü ihlalde 2-5 yıl arasında ehliyet iptali uygulanacak. Uyuşturucu maddede ise risk alkolün çok üzerindedir; ilk ihlalde belge iptali uygulanır ve sürücü sağlık raporuna gönderilir. Bu şekilde, kazalara yol açabilecek riskli davranışlar kontrol altına alınmaktadır. Son dakika: Sahte e-imza soruşturmasında yeni gözaltı dalgası "EMNİYET KEMERİ İHLALLERİNE CİDDİ CEZA" Ehliyetle ilgili bir yeniliğimiz var. Öncelikle şunu söyleyelim: Emniyet kemeri niçin önemlidir? Emniyet kemeri kullanmak, kazalarda can kaybını %45, ağır yaralanma riskini %50 azaltır. Değişmez kuraldır; hem sürücü için, hem yanında oturanlar için, hem de arkadaki yolcular için. Emniyet kemeri ihlali geriye dönük bir yıl içerisinde dördüncü kez ve fazla gerçekleşirse, sürücünün ehliyeti 30 gün alınır ve ceza 2.500 TL olarak uygulanır. Bu, bir alışkanlık haline gelen ihlallere yönelik bir yeniliktir. Ayrıca 15 yaşından küçük çocuklara emniyet kemeri taktırmamak da cezai yaptırım gerektirir; bu durumda sürücüye 5.000 TL ceza uygulanır. Son altı yılda, 15 yaş altı yolcuların emniyet kemeri takmaması nedeniyle 1.126 çocuk hayatını kaybetmiştir. Aslında emniyet kemeri takılsaydı can kaybı veya ağır yaralanma olmayacaktı. "GÜRÜLTÜ VE DRİFT İHLALLERİNE YENİ CEZALAR YOLDA" trafikte birbirine saygılı olmanın temel önemi büyüktür. Özellikle yerleşim yerleri içinde yüksek sesle araç müziği çevreyi rahatsız edebilmektedir. Bu duruma ilişkin düzenleme de kanuna dahil edilmiştir. Bazı sürücüler, araçlarını aşırı ses düzenleriyle donatmakta ve çevreye rahatsızlık vermektedir. Bu tür durumlarda araç 30 gün trafikten men edilmekte, cihazları söktürülmektedir. Bu süre sonunda araç geri alınabilmektedir; sürecin sonunda müzik sistemi yeniden kurulabilir, ancak ihlal tekrar ederse caydırıcılık sağlanmış olur. Yine, trafikte drift yapmak da ciddi bir kural ihlalidir. Hem trafiğin huzurunu hem de çevrede yaşayanların güvenliğini tehdit eder. Drift yapan sürücünün ehliyeti 60 gün alınır ve trafikten men edilir. Geriye dönük 5 yıl içinde ikinci kez drift yaparsa ehliyet iptal edilir. Bu, caydırıcılığı artırmak ve tekrarı önlemek için uygulanacak bir önlemdir. Trafiğe kapalı alanlarda drift yapmak serbesttir; bu kurallar yalnızca açık yolda geçerlidir. "DUR İHTARINA UYMAYAN SÜRÜCÜLERE 200 BİN TL CEZA" Emniyet güçleri trafikte düzeni sağlamak için fedakarca görev yapmaktadır. Görev sırasında sürücülere dur ihtarında bulunulmakta, belgeleri kontrol edilmektedir. Ancak bazen dur ihtarına uymayan sürücüler nedeniyle istenmeyen olaylar yaşanmaktadır; son 6 yılda 9 emniyet görevlisi şehit olmuş, 16 kişi gazi olmuştur. Ayrıca sivillerden toplam 29 kişi can kaybı yaşamıştır. Dur ihtarına uymayan sürücülere 2024 yılında toplam 310.000 işlem yapılmıştır; bunların 196.000’i taşıt, 114.000’i motosiklet sürücüsüdür. Bu durum kabul edilemez. Devletin kolluk güçleri gece gündüz, yaz kış, bayram tatil demeden görev yapmaktadır. Dursanız, ceza uygulanacaktır; işin ucunda yaralanma veya ölüm riski vardır. Bu nedenle dur ihtarına uymayan sürücülere 60 gün ehliyet alınması ve 200.000 TL ceza uygulanmaktadır. Önceki ceza sadece 2.270 TL idi, yetersizdi. Bu düzenleme ile hem caydırıcılık artırılmakta hem de görevli personelin güvenliği sağlanmaktadır. 'Cehennem' lakaplı Necati Arabacı İzmir'de gözaltına alındı

Yorumlar

Benzer Haberler

Son Dakika Haberleri