cupure logo
erdoğanekimistanbuldageldicumhurbaşkanıyaralıizmirdekararıtepkiölü

Ceza değil onarım! Suça sürüklenen çocuklara yeni model arayışı

Ceza değil onarım! Suça sürüklenen çocuklara yeni model arayışı
Ahmet Minguzzi’nin öldürülmesinin ardından gözler bir kez daha “suça sürüklenen çocuklara” çevrildi. Türkiye’de çocukların adalet sistemiyle nasıl karşılaştığı, cezalandırma yerine hangi koruyucu ve iyileştirici mekanizmaların devreye girdiği tartışılıyor. Enstitü Sosyal tarafından hazırlanan “Türkiye’de Adalet Sisteminde Suç ve Çocuk” başlıklı 46 sayfalık rapor, çocuk adalet sistemindeki eksikleri ve çözüm yollarını tüm boyutlarıyla ortaya koyuyor. Kanuni düzenlemeye yönelik çalışma yapan Adalet Bakanlığı’na sunulan 46 sayfalık raporda öneriler şu şekilde sıralanıyor: 1-) Yasal eşgüdüm: Çocuk Koruma Kanunu ile diğer tüm kanunların düzenlemeleri arasında eş güdüm sağlanmalı. Adalet sisteminde bütüncül, tutarlı ve etkin bir çerçeve oluşturulmalı. 2-) Ceza indiriminde kriter:Ceza indirimi herkese aynı şekilde uygulanmamalı, türü, tekerrürü ve mahiyeti dikkate alınmalı. Çocuk mahkemelerindeki hakimlerin uzmanlaşması, takdir yetkisini bilinçli kullanması sağlanmalıdır. 3-) Sosyal İnceleme Raporu (SİR): Soruşturma aşamasında alınmalı, kanuni olarak zorunlu hale getirilmeli. Tutuklama tedbiri uygulanmadan önce yaş, gelişim düzeyi, aile ve çevre koşulları, eğitim durumu gibi faktörleri içeren bir SİR hazırlanmalı, bu rapor alınmadan tutuklama hukuka aykırı sayılmalı. 4-) Kurumlararası Koordinasyon: Adalet, Aile ve Sosyal Hizmetler, Millî Eğitim, Sağlık ve İçişleri bakanlıkları arasında veri akışı ve iş birliği sağlanmalı, gerekirse yeni bir koordinasyon kurumu kurulmalı. 5-) Güçlendirilmiş Bakım Merkezleri: Madde bağımlısı veya psikiyatrik rahatsızlığı bulunan çocuklar için bütüncül bakım merkezleri kurulmalı, psikiyatrik tedavi, bağımlılık rehabilitasyonu, sosyal uyum ve sportif faaliyetlerle desteklenmelidir. 6-) Yargılama süreleri: Çocukların yargılanma süreçleri hızlandırılmalı, dava sürelerine üst sınır getirilmelidir. 7-) Tedbir mahkemeleri kurulmalı: Çocuklara özgü savcılık ve hakimlik ihdas edilmeli. 8-) Uzmanlaşmalılar: Hakim ve savcıların çocuk koruma hukuku, gelişimi ve çocukla iletişim konularında uygulamalı eğitimler alması zorunlu olmalı. 9-) Uzman hukukçular: Çocuk mahkemelerine bilirkişi niteliğinde uzman hukukçular atanmalı. 10-) Kolluğun...:Çocuk ifadelerini alırken savunma hakkını ihlal etmeyecek şekilde hareket etmesi sağlanmalı. 11-) Güvenlik tedbirleri: Çocuk adalet sistemi yalnızca cezalandırmaya değil, onarıcı ve rehabilite edici süreçlere odaklanmalıdır. Eğitim, psikososyal destek ve sosyal uyum programları.... İşletmelere, istihdam etme yükümlülüğü getirilebilir. 12-) Suç tekrarınınönlenmesi: Ceza infaz sürecinde çocuklara uygun eğitim, mesleki beceri ve psikososyal destek programları oluşturulmalıdır. Okullarda akran arabuluculuğu sistematik hale getirilmeli. 13-) Ailelere yaptırım: Çocukları suça iten veya kullanan suç örgütlerine yönelik cezalar artırılmalı, ailelerin ihmali halinde özel yaptırımlar uygulanmalıdır. 14-) Medya ve dijital platformlar: Çocukların kişilik haklarını ihlal eden yayınlar engellenmeli. 15-) ‘Suça Sürüklenen Çocuk’ Kavramı: Bu kavram, soruşturma aşamasında değil, hüküm kesinleştikten sonra kullanılmalıdır. 16-) İnfaz Sistemi: İnfaz sistemi yalnızca hapis ve para cezasına değil, alternatif yaptırımlara da dayandırılmalıdır. Hapis cezası sadece son çare olmalı. 17-) Kademeli Tutuklu: Cezaevinden eğitim evine geçiş süreci yeniden düzenlenmeli. 18-) Koşullu Salıverilme: Koşullu salıverilme otomatik olarak uygulanmamalı. 19-) Rehabilitasyon: Çocuk cezaevlerinde eğitim, meslek edindirme, bağımlılıkla mücadele ve psikolojik destek programları artırılmalıdır. 20-) Adli Sicil Kayıtları: Çocukların ıslahıuzman görüşüyle belirlenirse adli sicil kaydı silinebilir. 21-) Davranışlarını Yönlendirme Yeteneği: Hukuki ve tıbbi çevrelerde farklı yorumlanan bu kavramın anlamı net biçimde tanımlanmalıdır. ‘DOĞUŞTAN SUÇLU DEĞİL’ Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Neslihan İnal: “Çocuklar doğuştan suçlu değil. Çoğu sahipsizlik, ilgisizlik ve güvensiz çevre koşulları nedeniyle bu yola itiliyor. Birçok çocuğun ailesi var, ama o aileler çocuklarına sahip çıkmıyor. Çocuk kendi başına hayatta kalmaya çalışıyor, suçtan kazanç sağlıyor, madde kullanıyor ve suç bir yaşam biçimine dönüşüyor. Cezaevleri sorunları derinleştiriyor.” İLKOKUL EN KRİTİK DÖNEM Enstitü Sosyal Genel Koordinatörü Dr. İpek Coşkun Armağan: “Suç işlenmeden önceki süreç, yargılama ve infaz dönemleriyle ele alınmalı. Cezasını çeken çocuk yeniden topluma dönüyor, sonrasına dair planlama yapılmıyor. Birçok çocuğun yüzlerce suç kaydı var. Kurumlararası koordinasyon olmadan bu döngü kırılmaz.İlkokul çağı kritik bir dönem. Okullarda şiddet ve akran zorbalığıyla mücadele bir iklim meselesidir. Risk haritaları çıkarılmalı, riski yüksek okullara özel destek mekanizmaları kurulmalı.” ‘YENİDEN TOPLUMA KAZANDIRILMALI’ Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Sınar: “Cezaevinin temel işlevi, kişiyi topluma yeniden kazandırmak olmalı, Türkiye’de bu yok. Bu kişi bağımlıysa tedavi edilmeli, şiddet eğilimi varsa psikiyatrik rehabilitasyondan geçmeli, iş gücü yoksa içeride meslek edinmeli, dışarıda iş imkânı sağlanmalı. Bir çocuk kriminal bir ailenin içindeyse devlet bu çocuğu o ortamdan almalı, koruyucu aile sistemini işletmeli.” ÇOÇUK İSTATİSTİKLERİ ■ 2023’te 612 bin 651 çocuk güvenlik birimlerine getirildi, 202 bin 785’i “suça sürüklenen çocuk” olarak kayda geçti. ■ Yaralama: % 40.4 ■ Hırsızlık: %16.6 ■ 2024’te 322 bin 149 çocuğa işlem yapıldı. ■ % 26’sına kamu davası açıldı ■ %13’ü mahkûmiyet aldı ■ %7’sine hapis cezası verildi ■ %6’sına para cezası-tedbir uygulandı.

Yorumlar

Benzer Haberler

Son Dakika Haberleri