cupure logo
kaybettihayatınıbulunduağustoshayatını kaybettidepremeskidöndütepkiölü

Damla Damla sona doğru

İsmail Şahin - Son yıllarda, iklim değişikliğini azaltmak ve çevreyi korumak için karbon ayak izimizi azaltmamız gerektiğini duymaya başladık. Ancak gerçekten çevremizi iyileştirmek istiyorsak su ayak izimizi azaltmayı hedeflemeliyiz. Günlük aktivitelerimizde kullandığımız suyu azaltmak iyi bir ilk adım olabilir. Önemli olan sadece musluktan sifona akan su değil, aynı zamanda kıyafetlerimizi, yiyeceklerimizi ve günlük ihtiyaçlarımızı üretmek için kullandığımız ve gerçek bir etki yaratan su. Türkiye yaza yangınlarla başladı, su sıkıntılarıyla devam ediyor. Bu da su sıkıntısının sadece bu yaz değil gelecek günlerde de ana gündem maddelerimizden biri olmaya devam edeceğini gösteriyor. Bugün ilk bölümünü okuyacağınız yazı dizinde günlük hayatımızda tükettiğimiz, görünmez su tüketimi ve çözüm yollarını uzmanlarıyla konuştuk... Türkiye Falkenmark Su Kıtlığı İndeksi’ne göre Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı metreküpün altına indi ve ülkemiz artık “su stresi” yaşayan ülkeler arasında yer alıyor. Su kaynaklarımız hızla azalırken her damlayı korumak için hepimize büyük sorumluluk düşüyor. Son günlerde İzmir’de içme suyu sıkıntısı yaşanıyor. Bu kente bağlı turistik tatil bölgesi Çeşme’de 7, hatta 12 saate varan su kesintileri yaşanıyor. Yerel yetkililer içme suyu konusunda önlem almaya çalışırken, vatandaşlardan da aşırı su kullanımı azaltmaları isteniyor. Ankara’da barajlardaki dolulukçok düşük seviyelere indiği, yağmur yağmadığı taktirde 4-5 aylık su kaldığı uyarıları yapıyor. Mersin’de de vatandaşları su tasarrufu konusunda duyarlı olma çağrısı yapıldı. Kuraklık tehdidi OECD’nin 2019 verilerine göre zaten su sıkıntısı çeken ülke konumunda olan Türkiye, 2030 yılı itibarıyla su fakiri ülke (yıllık kişi başına düşen su miktarı 500-1000 litre arası) statüsüne geçebilir. Bu senaryo gerçekleşirse, nüfusun ve tarım arazilerinin yüzde 80’i doğrudan kuraklık tehdidiyle karşı karşıya kalacak. Adıyaman’daki Çetintepe Barajı’nı inceleyen Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da Türkiye’nin Akdeniz Havzası’nda olması nedeniyle iklim krizinden en çok etkilenen ülkeler arasında yer aldığını belirtip “Türkiye olarak su stresi çeken ülkeler kategorisindeyiz. Bu durum, su ve sulama yatırım politikalarının proaktif olarak ele alınarak suyun verimli kullanılmasını zorunlu kılmaktadır” dedi. Tehlike çok büyük Küresel kuraklık krizine dikkat çeken ve 2023-2025 verileriyle hazırlanan Birleşmiş Milletler destekli “Dünyadaki Kuraklık Noktaları” başlıklı rapora göre Türkiye topraklarının yüzde 88’inin çölleşme tehdidiyle karşı karşıya olduğu ifade ediliyor. Bu senaryo gerçekleşirse, nüfusun ve tarım arazilerinin yüzde 80’i doğrudan kuraklık tehdidiyle karşı karşıya kalacak. Su ayak izi, en kısa ve basit şekilde “bir mal veya hizmet üretmek için kullanılan tatlı su miktarı” olarak nitelendiriliyor. Kullanılan bu su miktarı içerisinde hem doğrudan su kullanımı hem de üretim sırasında kullanılan dolaylı su tüketimi de hesaba katılıyor. Türkiye’de tüketimin su ayak izi yılda 140.2 milyar metreküpe ulaşıyor. Bunun yüzde 89’a varan kısmı tarıma, yüzde 6’sı sanayiye, yüzde 5’i evsel kullanıma gidiyor. Su ayak izi ölçümleri tek bir üretim süreci için ( pirinç yetiştirmek) veya sadece bir ürün için (bir kot pantolon) de hesaplanabilirken, uluslararası bir firmanın kullandığı suyun tümü olarak veya bir ülke veya şehir için de hesaplanabilmektedir. İstanbul’da bir günde kişi başı su kullanımı miktarı ise 190 litre. Yani İstanbul’da yaşayan her bir kişi yılda yaklaşık 70 bin litre su tüketiyor. Su ayak izimizi düşürmek için neler yapmamız gerekiyor? 2 milyar insan susuz World Health Organization (WHO) ve UNICEF göre, dünya genelinde her 3 kişiden 1’inin güvenli içme suyuna erişimi sıfır. Bu 2.2 milyardan fazla insan demek. Dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlası su kıtlığı sorunuyla karşı karşıya, yüzde 46’sının evinde su tesisatı bile yok. Buharlaşmaya dikkat! Akdeniz iklim kuşağı içinde yer alan Türkiye bu ılıman iklimi sayesinde dünyanın önde gelen turizm destinasyonlarından birisidir. Bu iklim tipinin karakteristik özelliği yazların sıcak ve kurak, kışların ılık ve yağışlı olmasıdır. Akdeniz ve Ege kıyıları, Güney Marmara, Güneydoğu Anadolu’nun batısı bu iklim tipinin etkisindedir. Yıllık ortalama yağış miktarı 1991-2020 verilerine göre 518.0 milimetredir. 1 Ekim 2024-30 Haziran 2025 dönemini kapsayan 2025 su yılı yağışları normali ve geçen yıl yağışlarının altında seyretmektedir. Bu dönemde yurdumuzda ortalama 383.6 mm yağış kaydedilmiştir. Geçen yıl aynı dönem yağışı ise 516.6 mm’dir. Türkiye tatlı su kaynaklarını gölet ve barajlar aracılığıyla nihai kullanıcılara ve sulamaya yönlendiriyor. Ancak burada buharlaşma sorunu ortaya çıkıyor. Özellikle kurak mevsimlerde güneş ışığı buharlaşmayı daha da artırarak su kaynaklarının azalmasına neden oluyor. Buharlaşarak, kayboluyor Çevre ve Şehircilik Bakanlığı müsteşarlığı yapmış olan Eski Hatay Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Öztürk, “Türkiye gibi ülkelerde en büyük su kaybı tarımsal üretimde kullanılan sulardır. Ülkemizde tarımsal sulama yüzde 75 oranında. İkincisi en büyük su kaybı artık buharlaşma ile oluyor. Sıcakların artmasıyla sular buharlaşarak kayboluyor. Buna Türkiye’de kimse değinmiyor” dedi. Türkiye acilen buharlaşmayı önlemesi gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Öztürk, “Tarımsal üretimdeki su kullanımının Avrupa ortalaması yüzde 50-55’lere, bizde ise yüzde 75 civarı bu oran yüzde 89’lara kadar çıkabiliyor. Özellikle İç Anadolu, Akdeniz ve Ege Bölgelerinde derin olmayan baraj ve göletlerdeki buharlaşma çok fazla. Güneş vurunca bu sular ısınıyor, rüzgârın da etkisiyle buharlaşıyor. Yerel yönetimler acilen barajları derinleştirmeli yüzey alanını daraltmaları lazım” ifadelerini kullandı. ‘Havuz yasaklanabilir’ Artık sıcak hava dalgasının ne zaman etkili olacağını aylar öncesinden tahmin edilebildiğine işaret eden Prof. Öztürk şöyle devam etti: “Su kullanımı özellikle tatil bölgelerinde aşırı düzeyde oluyor. Yazlık sitelerde denize yakın olmalarına rağmen bağımsız havuzlar inşa edildi. Bunlar taze su ile dolduruluyor, boşaltılıp yeniden dolduruluyor. Yüzme havuzlarında taze su ile besleme kesinlikle yasaklanmalı. Bu yasağı hem belediyeler hem de merkezi idare uygulamaya koyabilir. Deniz suyu basit filtre sistemi ile havuzda kullanılabilir. Bu ABD, İspanya, Portekiz, İtalya ve Arap ülkelerinde mevcut. Türkiye’desahil şeridinde deniz suyunu kullanmayla ilgili projeler geliştirmeli. Dünyada deniz suyunu arıtmanın maliyeti 0.5 doların altına düştü. Pahalı diye öngörülü yaklaşmak yerine sahili olan şehirlerin bu suları kullanması sağlanmalı. SanayiTrakya yeraltı suyuna saldırıyor. Bu suyu çıkartırken elektrik tüketiliyor. Deniz suyunu aratmak için elektrik maliyeti kullanılsa hem çevreni korursun hem de sonsuz su kaynağın olur.” Tasarruflu musluk Şehirlerde en fazla su tüketiminin resmi kurumlarda yaşandığına da dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk, “Komşumuz İran bu yıl aşırı kuraklığın olduğu şehirlerinde bütün resmi kurumlarını su tüketimi azaltmak için kapattı. Türkiye’de günlük su tüketime baktığımız zaman su tüketiminin ciddi bir biçimde arttığı bölgeler var. Suyu verimli kullanmak lazım. Kendi evimde duş başlığım yüzde 50 musluğum yüzde 50 daha az su akıtan tasarruflu musluk başlıklarım var. Belediyelerin bunları ekonomik olarak vatandaşa ulaştırmalı. Araç yıkamaya dur demeliyiz, ekim ayı başına kadar yasaklanmalı” dedi. En çok Ankara tüketiyor ■ İstanbul’da günlük musluk suyu tüketimi 200 litre. Bu da yılda 70 bin litreye denk geliyor. ■ İzmir de günlük musluk suyu kullanımı 221 litre, yani bir yılda her bir İzmirli 80 bin litre civarı su tüketiyor. ■ Ankara ise günlük musluk suyu kullanımı 246 litre. Bir Ankaralı yılda 90 bin litre içme suyunu şebekeden çekiyor.

Yorumlar

Son Dakika Haberleri