cupure logo
ölüdepremyaralıyangınıormanistanbuldagazzeorman yangınıeminemelania

Evlilikten uzun boşanmalar var!

Çiğdem Yılmaz - Türkiye’de boşanmaların sayısı her yıl artarken, davaların tamamlanma süresi de giderek uzuyor. TÜİK verilerine göre son bir yılda boşanma oranları yükseldi, ancak yargı sistemindeki iş yükü ve mahkemelerdeki yoğunluk nedeniyle davaların sonuçlanması ortalama 5 yılı buluyor. Hukukçular ve psikologlar, uzun süren boşanma davalarının yalnızca hukuki değil, aynı zamanda psikolojik ve toplumsal bir sorun haline geldiğini vurguluyor. 6 yıl sonra AYM’de Avukat Canan Atabay, uzun süren boşanma davalarının tarafların yaşamını doğrudan etkilediğini belirterek, “2015’te açtığımız bir dava 6 yıldan fazla sürdü. Bu süreçte müvekkilim evliliği sona ermediği için birçok hak kaybı yaşadı. Biz de hem uzun yargılama hakkının hem de evlenme hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Ancak AYM kararları da 12 yılı buluyor” dedi. ‘17 yıl süren dava var’ Atabay, incelediği bir dosyada bir boşanma davasının 17 yıl sürdüğünü, bu sürede 12 yıl boyunca kararın tebliğ edilemediğini aktardı. Eskiden yalnızca nafaka veya tazminat yönünden istinafa gidildiğini, bugün ise boşanma kararının da üst mahkemeye taşındığını, bu nedenle davaların yıllarca sürdüğünü söyledi. Boşanma davalarının uzamasının nedenlerine değinen Atabay, yeterli sayıda aile mahkemesi bulunmadığını, hakimlerin ihtisaslaşmadığını ve yalnızca aile davalarına bakan uzman hakimlerin olmadığını belirtti. Ayrıca mahkemelerde kalem personelinin yetersizliği, duruşma aralıklarının aylar sonrasına verilmesi ve en basit bir dosyanın bile yerel mahkemelerde yıllara yayılması süreci uzatıyor. İstinaf ve Yargıtay aşamalarının da uzun sürdüğünü vurgulayan Atabay, tüm bu nedenlerle boşanma davalarının 5 yıldan önce tamamlanamadığını dile getirdi. ‘Kadınlar daha çok mağdur oluyor’ Avukat Süreyya Kardelen Yarli, çekişmeli boşanmalarda şiddet, nafaka ve velayet taleplerinin incelenmesi gerektiği için sürecin uzadığını belirtti. Yarli, “Kadınlar açısından uzun yargılamalar ekonomik şiddet ve güvensizlik anlamına geliyor. Şiddet gördükleri evliliklerden çıkamıyor, ekonomik bağımsızlıklarını kaybedip yoksulluk nafakasına mahkûm oluyorlar” dedi. Nafaka çekişmesi Yarli, nafaka, mal paylaşımı ve velayet mücadelesinin en büyük çekişme noktaları olduğunu, bu nedenle davaların yıllara yayıldığını söyledi. Yarli, “Uzayan davalar eşleri farklı şekilde etkilese de kadınların mağduriyeti çok daha derindir. Kadınlar çoğu zaman ekonomik bağımsızlıklarını kaybettikleri için yoksulluk nafakası talep ederken, erkekler ise bu süreci nafaka ödememek veya kadını yıldırmak için kullanabilmektedir. Çocuklar açısından da uzun süren davalar, ebeveynler arasındaki çatışmanın ortasında kalmaları nedeniyle psikolojik travmalara yol açmaktadır” dedi. ‘Belirsizlik en büyük yük’ Bloom Psikoloji Merkezi’nden Klinik Psikolog Ayşegül Nezor, “Belirsizlik en büyük yük” diyerek şunları aktardı: “Boşanma çoğu insan için hayatın en zor deneyimlerinden biridir. Ancak kısa sürede tamamlanan bir dava ile yıllarca süren bir dava arasında psikolojik açıdan büyük fark vardır. Süreç uzadığında en ağır yük belirsizliktir. ‘Acaba dava ne zaman bitecek, hayatım nasıl şekillenecek, çocuklarım ne olacak, ekonomik olarak ayakta kalabilecek miyim?’ gibi sorular zihni sürekli meşgul eder. Bu belirsizlik, kişiyi kontrolsüz ve çaresiz hissettirir, kaygı bozuklukları, depresyon, uyku sorunları ve bedensel şikâyetlere zemin hazırlar. ‘Çocuklar için travmatik’ Çocuklar açısından da durum oldukça ağırdır. Çünkü boşanma yalnızca bir ayrılık değil, aynı zamanda duygusal, sosyal ve günlük yaşamda pek çok değişimin yaşandığı bir dönemdir. Uzayan çatışmalar çocuklarda suçluluk duygusuna, terk edilme korkusuna, öfke, kaygı ve içe kapanma gibi tepkilere yol açabiliyor. Okul başarısında düşüş veya davranış problemleri sıkça görülebiliyor. Araştırmalar, dava sonuçlandığında ruhsal belirtilerde belirgin azalma olduğunu gösteriyor. Yani süreç ne kadar uzarsa psikolojik iyileşme de o kadar gecikiyor. Bu yüzden hem yetişkinlerin hem de çocukların ruh sağlığını koruyabilmesi için davaların makul sürede tamamlanması çok önemli. Ancak bireylerin dayanıklılığını artırmak da mümkün. Aile ve arkadaş desteği almak, çatışmadan uzak durmak, sağlıklı yaşam alışkanlıkları geliştirmek ve gerektiğinde psikolojik destek almak süreci daha sağlıklı kılar.”

Yorumlar

Benzer Haberler

Son Dakika Haberleri