cupure logo
depremkasımkaybettiistanbuldahayatınıhayatını kaybettiaçıklamatürkiyeeskibaşkanı

MHP lideri Devlet Bahçeli: Selahattin Demirtaş'ın tahliyesi hayırlı olacaktır

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Devlet Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şu şekilde: Seferberlik ruhuyla; taviz ve tereddüte düşmeden, tehir etmeden, gerektiğinde nefes alır gibi çalışıyoruz. Milletimizin her güzel insanına elimizi uzatıyor, gönlümüzü açıyoruz. Vatandaşlarımızı hem dinliyor hem de düşüncelerimizi açıklıyoruz. Kurduğumuz tüm teşkilatlarda hazır ve nazırız. Siyasi faaliyetlerimizi inançla, heyecanla ve adalet ilkesiyle sürdürüyoruz. "HER KAPIYI ÇALACAĞIZ, HER GÖNÜLÜ KAZANACAĞIZ" Bu kapsamda “Asırlık Birlik, Sonsuz Kardeşlik” temasının çağrısı altında, “Terörsüz Türkiye, Milli Birlik ve Dayanışma Buluşmaları”yla vatandaşlarımızla görüştük, konuştuk ve gündemdeki sıcak başlıklara dair düşüncelerimizi paylaştık. Halkımızın nabzını tuttuk. Kafalarda beliren ve büyüyen soru işaretlerini gidermek için “gayret bizden, tevfik Allah’tan” anlayışıyla hareket ettik. Nitekim çok önemli ve etkili sonuçlar aldık. Sorumlu yüzleri, şaşkınlığa ve çelişkiye sürüklenmiş vicdanları; dürüst sorumluluk, samimi dokunuşlar ve sivil toplumla yürüttüğümüz çalışmalarla yatıştırdık. “Derdin derttir, dert bizim derdimizdir” anlayışıyla sohbet toplantıları düzenledik; yüz yüze görüşmelerle ev ve iş yeri ziyaretlerimizi gerçekleştirdik. Türkiye’nin her yerinde, ta köylerimize kadar her kapıyı çalacağız; her eve gireceğiz, her gönlü kazanacağız. Ya dertlere çare olacağız ya da ortak olacağız. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı'nın hedeflerini anlattık; sorunları dinledik ve çözüm yollarını paylaştık.Dertler sağanak sağanak yağsa da biz varız ve buradayız. Sorunlar yumak yumak olsa da yine biz varız; her zaman milletimizin yanında ve hizmetindeyiz. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakıyız. Kimseyi dertleriyle baş başa bırakmayız. Content Video - MHP lideri Devlet Bahçeli: Selahattin Demirtaş'ın tahliyesi hayırlı olacaktır SUDAN'DA YAŞANANLARI HATIRLATTI Çağımızın öne çıkan en mühim sorunu, sürekli tırmanan çatışmaların, hız kesmeyen ekonomik kapışmaların, devamlı genişleyen ticaret ve hibrit savaşlarının yol açtığı küresel huzursuzluk sarmalıdır. Coğrafyaların tansiyonu kaygı verici seviyededir. Askerî ve siyasî anlaşmazlıkların dalga boyu oldukça yüksektir. Maalesef sağduyunun ışığı ve taze nefesi kesilmiş hâldedir. Orta Doğu’dan Kafkaslara, Afrika’dan Güney Amerika’ya, Karayipler’den Güney Asya’ya kadar toplumlar ve devletler âdeta bir girdabın içinde kıvranmaktadır. 2020 tarihinden bu yana Sudan’da hükûmet güçleriyle Hızlı Destek Kuvvetleri arasında devam eden iç savaşın ağır bedelini ise maalesef masum sivil halk canıyla, kanıyla ödemiştir. Siyasi ve ekonomik çıkar merkezli, aynı zamanda dış tahrikli kanlı boğuşmaların, Sudan’ın egemenliğini ve bunun yanı sıra mücavir ülkelerin siyasî ve toprak bütünlüğünü tehdit ettiği ortadadır. Sudan’da işlenen insanlık suçlarını en güçlü şekilde kınıyor, bu ülkenin bir an evvel kalıcı barış ve huzur ortamına kavuşmasını temenni ediyorum. Sudan'daki şiddet katliamdır. Maruz kaldıkları katliam Gazze'yi aratmayacak düzeydedir. "İSRAİL SOYKIRIMI SÜRDÜRÜYOR" Hatırlarsanız, 14 Ekim 2025 tarihli Meclis Grup Toplantımızda şöyle konuşmuştum: “Gazze Şeridi’nde 738 gün boyunca devam eden şiddet ve dehşet, 9 Ekim 2025 tarihinde kısmen son bulmuş, nihayet İsrail ile Hamas arasında ateşkes rejimi 10 Ekim 2025 tarihinden itibaren tesis edilmiştir.” Asıl mesele, yapılan ateşkes anlaşmasının sahadaki uygulanması ve çatışan tarafların taahhütlerine, imzalarına sadık kalmasıdır. Ancak İsrail’in güven vermeyen askerî ve politik tutumu karşısında, tedbirli ve ihtiyatlı hareket etmek kaçınılmaz bir gerekliliktir. Geldiğimiz bu aşamada, Mısır’da yapılan zirvenin ve alınan kararların İsrail tarafından çiğnendiği açıkça görülmüştür. İsrail, soykırım sürecini alçakça sürdürmüş, sivil yerleşim yerlerini yeniden vurmuştur. Geçici ateşkese riayet etmeyen, masumları katletmekten vazgeçmeyen İsrail; sözüne, imzasına, taahhütlerine ve vaatlerine itibar edilmeyecek bir ülke olduğunu bir kez daha tescillemiştir. Ateşkes kararını uydurma gerekçelerle ihlal eden Siyonist eşkıyalık, dur durak bilmeden kanlı operasyonlarını ilerletmekte ve çıtayı her defasında yükseltmektedir. Şu rezalete bakınız: Ateşkes kararının alınmasından bugüne kadar, çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 254 savunmasız insan hayattan koparılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın, Gazze’deki ateşkesle ilgili “kırılgan değil, çok sağlam” ifadeleri ise gerçeklerle bağını koparan, hayal âlemine dalmış, keyfî ve tarafgir bir siyasetçinin bitmek bilmeyen hezeyanlarıdır.Madem ataşkes kırılgan değildir. Soykırıma devam eden deccal ülkenin saldırıları nasıl izah edilecektir. TOM BARRACK'A İSRAİL TEPKİSİ Amerika Birleşik Devletleri'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barack'ın, Bahreyn'in başkenti Manama'da beyanı; görev yaptığı ülkenin politik rotasına müdahale etme cüretkârlığına soyunması ileri düzey bir akıl tutulmasıdır. Henüz soykırım suçunun hesabı görülmemişken, suçlular hesap vermemişken, iki devletli bir model tesis edilmemişken İsrail ile iş birliği içinde olacağımızı neye dayanarak, hangi hak ve yetkiyle iddia etmektedir? Ülkemizde görev yapan dış misyon görevlileri görev yaptığı ülkenin hukukunu, teamüllerini ve hassasiyetlerini bilmek zorundadır. Hat ve hudut aşımına girilmemelidir. "TERÖRSÜZ TÜRKİYE MUTLU BİR TÜRKİYE'DİR" Osmanlı döneminde düzen bozucu faaliyetlere “fesat çıkarmak” denirdi. İşte bu fesat zihniyeti yeniden hortlamıştır; terörü geçim ve ümit kapısı olarak telakki eden utanmazlar, utanmadan, yüzleri kızarmadan bunu savunmaktadır. Fitnenin, fesadın borusunu öttürenler; terörün yanında, etrafında kurnazca hizalanmış aymazlar ve ahlaksızlardan oluşan bir korodur. Ok yaydan çıkmış, kutlu hedefe kilitlenmiştir. Terörsüz Türkiye, ayağındaki zincirleri kıran, muktedir bir Türkiye’dir. Terörsüz Türkiye; huzur ve barış içinde yaşayan, mutlu bir Türkiye’dir. Terörsüz Türkiye, muazzam bir kardeşlik ve kucaklaşma sahnesi olacak; başarılı, müreffeh ve güçlü Türkiye’nin işaretidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarında sona gelinmiştir. Bu komisyon, 5 Ağustos 2025 tarihinden bugüne kadar gayet verimli, yapıcı, sorumlu ve iyi niyetle toplantılarını gerçekleştirmiştir. Ümit ediyorum ki, bu kapsamda belirlenecek yol haritası doğrultusunda hukuki, siyasî ve demokratik akılımlar geniş ve gerçekçi bir mutabakat düzeninde temin edilecektir. Elbette PKK’nın kurucu önderliğinin son görüş ve kanaatleri mutlaka alınmalı; konuyla ilgili günlerdir yapılan kısır tartışmalar sonlandırılmalıdır. İmralı ile Edirne arasında ithaf edilen çarpık tartışmalarla, terörsüz Türkiye hedefini baltalamaya çalışan bazı medya kuruluşlarının ve sözde uzmanların nerelere hizmet ettiklerini gayet iyi biliyoruz. Hem Öcalan’ın hem de Demirtaş’ın arasına mayın döşeyerek terörsüz Türkiye adımlarını kösteklemeye çalışanların niyetleri ve potansiyelleri açıkça görülmektedir. Hiç kimsenin bu oyuna gelmeyeceğini değerlendiriyoruz. Atatürk’ün partisini Ankara’da uzaklaştırıp önce Saraçhane’ye, sonra Silivri’ye, ardından batı başkentlerine telkin ve tembihlerle ite ite sürükleyen, hatta hapseden cahil, köksüz, kimliksiz ve işbirlikçi güruhun kurguları ve kumpasları şüphesiz boşunadır. "MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ HEYETE KATILMAYA HAZIRDIR" Bir kez daha ve ısrarla söylemem gerekirse; Meclis’te kurulan komisyondan seçilecek milletvekillerinin İmralı’ya giderek ilk ağızdan, doğrudan ihtiyaç duyulan mesajları alması süreci çok daha güçlendirecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, böyle bir heyete katılmaya hazırdır. Korkuya, kaygıya, çekinmeye veya çelişkiye düşmeye gerek yoktur. Bugüne kadar İmralı, sözünü tutmuş ve yaptığı açıklamaların arkasında durmuştur. Nitekim 27 Şubat “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının ardından yaşanan gelişmelere dikkatle bakıldığında, ne demek istediğimiz gayet berrak bir şekilde fark edilecektir. En son olarak, 26 Eylül 2025 tarihi itibarıyla bir grup militanın ülkemizden ayrılması ve müzahir örgütün tamamen çekildiğini duyurması; huzur ve güven ortamının güçlenmesi hedefinde kayda değer gelişmelerin tezahür ettiğini açıkça göstermektedir. Umutlu olmamız, gelecekten heyecan duymamız için pek çok sebebimiz vardır ve hepsi ortadadır. "CUMHUR İTTİFAKI'NIN BİRLİĞİ FİTNENİN ÜZERİNDEDİR" PKK’nın, başka bir cinayet ve melanet bedenine girerek varlığını sürdürmesi; “Terörsüz Türkiye” ve “Terörsüz Bölge” hedefiyle bütünüyle çelişecektir. Türkiye’mizin ve Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğüne yönelik oluşabilecek yakın tehlikenin birebir takibiyle birlikte, sahada önüne geçilmesi akut bir ihtiyaç olarak karşımızdadır. Şunu da herkesin bilmesinde yarar görüyorum: Milliyetçi Hareket Partisi ile Cumhur İttifakı arasında “Terörsüz Türkiye” hedefi etrafında ne bir görüş ayrılığı ne de siyasi bir ihtilaf söz konusudur. Ne var ki, Cumhur İttifakı’nda sürekli kriz varmış gibi gösterenler, “çatlak var” demekten bıkmadılar; “çerçeve kırıldı”, “kopuş olacak”, “bitti, bitiyor” yalanlarından hiç vazgeçmediler. Biz çeliğe su verdikçe, biz vatan ve millet aşkında tek yürek oldukça; Cumhuriyet Halk Partisi’nden diğer muhalefet partilerine, yarım porsiyon akıl sahiplerinden fikri saplantı içinde sarkaç gibi gidip gelen yorumculara, bir kısım köşe yazarlarına ve sosyal medya tetikçilerine kadar uzanan niyet okuyucuları papatya falı açar gibi konuşmaktadır. Çünkü 15 Temmuz’un karanlık gecesinde kutup yıldızı misali parlayan, meydanlarda anıt gibi duran böylesi ahlaki ve faziletli bir siyasi ittifaka; onların bünyeleri alışkın değildir, akılları da bunu almamaktadır. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne söylerlerse söylesinler; Cumhur İttifakı’nın birliği, dirliği ve kararlılığı her türlü iftiranın, yalanın ve fitnenin üzerindedir. 29 EKİM RESEPSİYONU TARTIŞMALARI 29 Ekim tarihinde Anıtkabir’e niye gitmemişim, Külliye’deki Cumhuriyet resepsiyonunu neden protesto etmişim.Yok Kıbrıs politikasında derin anlaşmazlık varmış, yok gözünün üstünde kaşın varmış, yok öyleymiş yok böyleymiş. Geçiniz beyler geçiniz, iddia sahiplerinin hepsi çuvalladı, yine ters köşeye yattı, zahmet olmazsa sahte ve kaotik görüşlerinizi Cibali Karakolu’na gidip anlatın. Galata Köprüsü’nü satarken yakayı ele veren Sülün Osman hayatta olsaydı bu kadarına da pes doğrusu diyerek tasını tarağını topladığı gibi terki diyar eylerdi. 29 Ekim’de Anıtkabir’e gitmemizin nedeni insani bir halden kaynaklanmış olamaz mı? O gün için özel bir durumla muhatap kalmamız ihtimal dışı mı? Bundan dolayı belki de turnusol kağıdı gibi kimin kiminle iş çevireceğini, ne söyleyeceğini, kafasının içindeki spekülasyonların deşifresi için bir imtihan vesilesi, bir test vetiresi, bir öğrenme veçhesi olarak görmüş ve düşünmüş olamaz mıyız? Anıtkabir’e haydi gidemedik, peki resepsiyona katılınca bu defa da Anıtkabir’i protesto etmiş gibi takdim edilmeyecek miydik? Anıtkabir’deki törene gitmeyince resepsiyona katılmak ne kadar doğru, dengeli ve isabetli bir davranış olarak değerlendirilirdi? Peki Anıtkabir’e gitmeyip de koşa koşa resepsiyona katılanları, boy boy fotoğraf karesi servis edenleri görmemek ayıplı ve alçalmış bir çifte standart değil midir?Ben az söyledim, tezvirata ve tefrikaya yatırım yapan güruh çok anlasın, eğer anlayabilirse, eğer takatleri yeterse. Tilkiye sormuşlar, seni tavuk çiftliğine müdür yapalım mı? “Güleceğimi tutamıyorum, maaş falan da istemem, gönüllü çalışırım” diye cevap vermiş. Malum ve mahut çevrelerin 29 Ekim’deki tablodan mütevellit zannederim güleceklerini tutamadıkları da aşikârdır. Dedikodunun gönüllü havarilerine, fesadın canlı cesetlerine, FETÖ’cü hainlerin yalan ve iftira dolu sözlerine eyvallah edersek, Türk ve Türkiye Yüzyılından dönersek, kaynağını Türk-İslam ülküsünde bulan Türk milliyetçiliğinden ödün verirsek, şimdi birileri kulağını açıp dinlesin, gök girsin kızıl çıksın.Cumhur İttifakı yoluna devam edecek, tarihi mücadelesini sürdürecek, yeni yüzyılın çatısını el birliği, güç birliği, hedef birliği, inanç birliği, ülkü birliği eşliğinde imanla örecektir. "DEMİRTAŞ'IN TAHLİYESİ HAYIRLI OLACAKTIR" Öte yandan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye grup toplantısı çıkışında AİHM’in Selahattin Demirtaş kararı hatırlatıldı. Bahçeli soruya "Hukuki yollar sonuca ulaşmıştır, tahliyesi Türkiye için hayırlara vesile olacaktır" şeklinde yanıt verdi. İsrail basınında Altay rüzgarı! ‘Türk zırhlı birliklerinin ana gücü, tarihi adımlar atılıyor’ Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, bölgeyi işaret ederek uyardı: 6 büyüklüğünde deprem olabilir

Yorumlar

Benzer Haberler

Son Dakika Haberleri