cupure logo
cumhurbaşkanıerdoğanekimpartiistanbulistanbuldaduyurdukadınölücan

Mısır'da Gazze Anlaşması! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Deklarasyonun sonuna kadar arkasında duracağız

Mısır'da Gazze Anlaşması! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Deklarasyonun sonuna kadar arkasında duracağız
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları; "CUMHUR İTTİFAKI OLARAK TAM BİR UYUM İÇİNDE ÇALIŞIYORUZ" Biraz önce, 2020 seçimleri sonrasında teşekkül eden Cumhurbaşkanı kabinemizin 50. toplantısını tamamladık. Bu kabine toplantımızda da ülkemize, milletimize ve uluslararası gündeme dair kritik konuları görüştük. Türkiye'yi hedefleriyle buluşturma çabalarımız hız kesmeden sürüyor. Son kabine toplantımızdan bu yana yine yoğun bir mesai dönemi geçirdik. İçeride toplu açılış törenleri ve il ziyaretleri, dışarıda uluslararası zirveler ve seyahatler ile millete hizmet mücadelemizi kararlılıkla devam ettirdik. Ana Muhalefet Partisi ile aramızdaki ufuk, vizyon, zihniyet farkı yaşanan her gelişmede kendini daha net belli ediyor. Milletim şunu bilsin, dünyanın içinden geçtiği fırtınalı dönemde Türkiye liyakatli kadroların riyasetindedir, emin ve ehil ellerde güvendedir. Yasama'da Cumhur İttifakı olarak tam bir uyum ve koordinasyon içinde çalışıyoruz. İlginizi Çekebilir "DÜN BİZİ YERENLER BUGÜN HAK VERİR NOKTAYA GELDİLER" Yürütmede kabine üyelerimiz ve bürokratlarımızla ülkemizin sorunlarına çözüm yolları geliştiriyoruz. Yargımız kendi alanında anayasanın çizdiği sınırlar çerçevesinde adaletin tecellisi için gayret gösteriyor. Devletin bütün organları mesuliyet sahaları içerisinde görevlerini layıkıyla yerine getiriyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin en mühim çıktılarından biri olan bu kazanımları güçlendirerek devam ettirmekte kararlıyız. Özellikle batılı ülkelerin ciddi yönetim bunalımıyla yüzleştiği bugünlerde istikrar ve güven ikliminin değerini milletçe daha iyi anlıyoruz. Dünyada birçok ülkenin başına gelse yerle yeksan olacağı krizleri biz 86 milyonun kılına dahi zarar gelmeden başarıyla yönetiyoruz. Son asrın en ciddi sağlık krizinden Rusya-Ukrayna arasındaki savaşa bölgemizdeki kanlı çatışmalardan ticaret ve gümrük savaşlarına kadar birçok meselede bunu gördük, yaşadık, bir fiil tecrübe ettik. Tuzağa düşmedik, oyuna gelmedik. Ülkemize ekonomik ve sosyal maliyet üretecek hiçbir maceraya atılmadık. Batılı ülkeler bize ne der diye değil, 23 yılın engin tecrübesi, birikimi ve müktesebatıyla politikalarımızı belirledik. Burada şunu da ifade etmek isterim. Dün bizi hem koronavirüs salgınında hem de Rusya-Ukrayna krizinde insafsızca yerenler bugün utangaç da olsa hak verir noktaya geldiler. Dün bizi Avrupa'dan ve Batı bloğundan uzaklaşmakla suçlayanlar bugün takip ettiğimiz dengeli politikalara övgüler diziyor. Dün hükümetimin Suriye ve Gazze'deki vicdanlı duruşunu eleştirenler bugün sayemizde yurt dışına başları dik, alınları ak bir şekilde gidiyor. Bizi tenkit edenlerin kimi zaman iki yıl, kimi zaman dört yıl, kimi zaman çok daha gecikmeli de olsa bizi takdir ve taltif eder konuma gelmeleri elbette kendi gelişimleri açısından önemlidir. Doğruyu bildikleri halde ikrar edemeyenlere ise maalesef yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur. "4 EKİM TARİHİ BİZİM İÇİN BİR BAŞKA ÖNEMLİ VE KRİTİK GÜN OLDU" Aziz Milletim, Değerli basın mensupları, İşte onlar boş beleş işler peşinde koşarken, Biz geride bıraktığımız iki hafta boyunca, Ülkemize ve milletimize hizmet için aşkla koşturduk. 1 Ekim'de Türkiye Büyük Millet Meclisimizin, 28. Dönem 4. Yasama yılının açılışını gerçekleştirdik. Yeni dönemin farklı fikir, teklif ve değerlendirmelerin saygı, uzlaşı ve hoşgörü içinde, Özgürce ifade edildiği bir yıl olması temennilerimizi ilettik. 4 Ekim'de toplam değeri 8 milyar 425 milyon lirayı bulan 50 projemizin açılış ve temel atma törenlerini icra etmek üzere, Sultanbeyli ilçemizdeydik. Bu yatırımların bir kez daha hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. 4 Ekim tarihi bizim için bir başka önemli ve kritik gün oldu. İsrail'in işgal ve soykırımına tepki olarak, Farklı ülkelerden Gazze'ye doğru yelken açan Sumut filosuna güçlü moral desteği verdik. Vatandaşlarımızın da içinde olduğu aktivistlerin tahliye sürecini başarıyla yönettik. 4 Ekim'de başlattığımız tahliye operasyonuyla 36'sı Türk vatandaşı toplam 137 aktivisti ülkemize güvenle getirdik. 7 Ekim'deki ikinci tahliye sürecinde 16 vatandaşımızın ilk etapta Ürdün'e geçişini ardından 15'inin ülkemize gelişini sağladık. Gözaltına alınan 3 milletvekilimiz de Bakü üzerinden Türkiye'ye sorunsuz, sıkıntısız bir şekilde ulaştı. Türk Hava Yollarımızın 10 Ekim'de düzenlediği özel bir seferle 18'i vatandaşımız olan 21 ülkeden toplam 94 aktivisti Türkiye'ye intikal ettirdik. Filoya katılarak insanlığın vicdanına tercüman olan tüm vatandaşlarımıza, tüm aktivistlere bir kez daha teşekkür ediyorum. Tekrar geçmiş olsun diyorum.Batılı aktivistlerin tahliye operasyonlarımızdan övgüyle bahsettiği bu olayda, Türkiye'yi suçlayanları ise milletimin vicdanına havale ediyoruz. "BU SAHA DÜNYANIN İKİNCİ BÜYÜK NADİR TOPRAK KAYNAK SAHASIDIR" 5 Ekim'de yine İstanbul'da düzenlenen 11. Enerji Verimliliği Forumuna iştirak ettik. Burada aynı zamanda ana muhalefetin Türkiye'nin enerji arz güvenliğini hedef alan yakışıksız iddia ve ithamlarını da tek tek çürüttük. Sakarya gaz sahasında şu anda 4 milyon hanemizin doğal gaz ihtiyacını karşılıyoruz. Bu sayı 2026'da 8 milyona, 2028'de inşallah 16 milyona çıkacak. Halihazırda toplam 34 ülkeyle doğal gaz ithalat ve ihracatımız var. Akkuyu nükleer santralinde ilk elektriği çok yakın bir zamanda üreteceğiz. Akkuyu dışında nükleer ajandamızda başka projelerimizde bulunuyor. Ana muhalefetin balıkları öne sürerek yaptığı eleştirileri aldırmadan nükleer enerjiye yatırım yapmayı sürdüreceğiz. Aziz milletim bu vesileyle yine muhalefetin çarpıttığı bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Enerji politikamızın bir diğer önceliği sahip olduğumuz madenlerin katma değerli bir şekilde uluslararası pazarlara sunulmasıdır. Özellikle nadir toprak elementleri savunma sanayinden yenilenebilir enerji sistemlerine, elektrikli araçlardan haberleşme ve uzay teknolojilerine pek çok alanda kritik rol oynuyor. Eskişehir'in Beylikova ilçesindeki nadir toprak elementleri sahasında bugüne kadar 310 ayrı lokasyonda yaklaşık 125 bin metre sondaj yapıldı. Çalışma sahasında nadir toprak elementleri barit ve florit başta olmak üzere tam 694 milyon ton kaynak olduğu tespit edildi. Bakınız bu saha dünyanın ikinci büyük nadir toprak kaynak sahasıdır. 17 nadir toprak elementinin onun bulunduğu Beylikova sahasında yaklaşık 12,5 milyon ton nadir toprak oksitleri yer alıyor. Nadir toprak elementlerinde dünyanın en büyük 5 üreticisinden birisi olmak istiyoruz. Bu doğrultudaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlk etapta yıllık 1200 ton cevher işleyeceğimiz eti maden pilot üretim tesisini devreye aldık. "AMAÇ TÜRKİYE'NİN BU YER ALTI KAYNAĞINDAN İSTİFADE ETMESİNİ ENGELLEMEK" Pilot tesisin endüstriyel tesise dönüştürülmesi için saflaştırma teknolojisi de dahil çalışmalarımıza devam ediyoruz. Şunu da altını çizerek ifade etmek durumundayım. Nadir toprak elementleri teknolojisine sahip ülke ve firmalar bu alandaki üretim süreçlerine ilişkin tecrübelerini maalesef paylaşmaktan kaçınıyor. Bu engelin aşılması ve mevcut sahaların daha kısa sürede ekonomiye kazandırılması uluslararası işbirliklerini zorunlu kılıyor. Pek çok ülke teknoloji geliştirme, danışmanlık ve teknoloji transferi için bu konularda deneyimli ülkelerle anlaşmalar imzalıyor. Türkiye olarak biz de teknoloji hafızaya sahip ülkelerin uzman kuruluşlarıyla işbirlikleri geliştirmek amacıyla görüşmeler yapıyoruz. Bu anlamda Beylikova'daki nadir toprak elementleri sahasının herhangi bir ülkeye verilmesi asla söz konusu değildir. Her kim bunu iddia ediyorsa kendi ülkesine iftira atıyor demektir. Şuraya özellikle dikkatinizi çekiyorum. Türkiye'nin yer altı kaynaklarını ekonomisine kazandırmasını istemeyenler hep şunu yapıyorlar. Önce maden tetkik ve arama çalışmalarını engellemeye çalışıyorlar. Bunda başarılı olamayınca bu sefer işletilmesini sabote etmenin derdine düşüyorlar. Denklem aslında çok basit. Mümkünse engellemek, değilse itibarsız hale getirmek. Nadir toprak elementleriyle ilgili yaşananlar da budur. Amaç Türkiye'nin bu yer altı kaynağından istifade etmesini engellemektir. Dikkat edin bu konuda hükümetimize iftira atanlar Karadeniz doğalgazı ile Gabar'daki petrol keşiflerimizi de dillerine dolayanlardır. Hatırlarsanız orada da destek vermek yerine hemen bir kulp taktılar. Bugün de aynısını yapıyorlar. Yarın da değişen bir şey olmayacak. Milletimden bunlara karşı uyanık olmalarını rica ediyorum. Milletim bize güvensin, bize inansın. Allah'ın izniyle biz bu güveni boşa çıkarmayacağız. Değerli basın mensupları, dilde, fikirde, işte birlik ilkesi ışığında Türk devletleri arasındaki dayanışma ve ortaklıkları iletiyoruz. 7 Ekim'de Gebele'de bölgesel barış ve güvenlik temasıyla düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı 12. Zirvesine katıldık. Zirvede aldığımız kararların ve imzaladığımız Gebele bildirisinin tüm Türk dünyası için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. "BATI'NIN TAKİP ETTİĞİ ÖRNEK ALDIĞI BİR ÜLKE KONUMUNDAYIZ" 9 Ekim'de Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde düzenlenen törenle 2025-2026 Yüksek Öğretim Akademik Yılının açılışını gerçekleştirdik. Yeni Akademik Yılın öğrencilerimiz, hocalarımız, üniversitelerimizde görevli idari personelimizle birlikte milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. 10 Ekim'de yine toplu açılış ve temel atma törenlerimiz vesilesiyle ana baba ocağımız Rize'deydik. Burada 38 projemizin toplu açılışını yaptık. İki projenin temellerini attık. Devamında şehrimizdeki sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasıyla bir araya geldik. 3 milyar 84 milyon liraya aşan bu yatırımlarımız Rize'mize ve bölgemize bir kez daha hayırlı uğurlu olsun diyorum. 12 Ekim'de Trabzon'a geçerek 13 milyar 514 milyon liralık 130 projemizin toplu açılışını gerçekleştirdik. Orada bir müjdemiz oldu. Deniz üzerine üçüncü havalimanımızı Trabzon'da inşa edeceğiz. Projeyi bitirdik. İnşallah ihalesini hemen kısa zamanda yapıyoruz. Ardından bütün makineleri çalıştırmaya başlayacağız. Türkiye'nin yıldızının giderek daha çok parlamasından küresel siyasette ağırlığının artmasından itibarının aziz milletimize yakışan bir seviyeye yükselmesinden gurur duyuyoruz. Türkiye dış politikasındaki barıştan, adaletten ve çözümden yana aktif tutumuyla günden güne vazgeçilmez bir oyuncu haline geliyor. Özellikle çatışma çözümlerinde Batı'yı takip eden değil, Batı'nın takip ettiği örnek aldığı gıptayla izlediği bir ülke konumundayız. Suriye ihtilafında 13 buçuk yıl boyunca duruşumuzu asla bozmadık. Suriyeli mazlumları zalimlerin ve terör örgütlerinin insafına bırakmadık. Ana muhalefetin sürekli övgü yağmuruna tuttuğu Batılı ülkeler mültecileri almamak için dikenli tel örgülerin arkasına saklanırken, biz kimseyi geri göndermeme politikasıyla Suriyeli kardeşlerimizi bağrımıza bastık. 3-5 oy uğruna Suriyeli mazlumları hedef gösterenlere rağmen en kritik zamanlarda siyasi bedel ödemeyi göze alarak vicdanlı tavrımızı sonuna kadar muhafaza ettik. Hamdolsun, neticede tarihin doğru tarafında duran biz olduk. Zaman, lümpen ırkçıları, oy avcılığı yapanları, mülteci düşmanlarını değil, bizi haklı çıkardı. Türk milleti kardeşlik ve komşuluk sınavını başarıyla verdi. Bugün komşumuz Suriye ile ilişkilerimiz her alanda güçleniyor. Bugün birbirimizin yüzüne mahcubiyetle değil, tebessümle bakıyoruz. Suriye'de istikrar kökleştikçe inşallah her şey çok daha iyi olacak. MISIR'DA GAZZE ANLAŞMASI Bakınız sadece Suriye'de değil, Gazze'de de Türkiye ilk günden itibaren hakkın, haklının ve adaletin safında yer almıştır. Gazze'nin vatanlarını savunan evlatlarına terörist iftirası asla atmadık. Birilerine şirin gözükmek uğruna, Filistin direnişine kara çalmadık. İnandığımız neyse, kalbimizden geçen neyse deyip bükmeden, kimseden de çekinmeden onu cesaretle haykırdık. Yüz iki bin tonu bulan insani yardımlarımızla Gazze'li kardeşlerimizin yanında olduk. Katıldığımız tüm toplantılarda, uluslararası bütün platformlarda Gazze'yi ve Filistin davasını korkusuzca savunduk. Bütün bunları yaparken Gazze'de ateşkesin sağlanması için çalışmayı da hiçbir zaman ihmal etmedik. Değerli basın mensupları, bir süredir çok farklı kanallardan yürüttüğümüz diplomasinin de katkısıyla Gazze'de varılan ateşkes mutabakatını memnuniyetle karşılıyoruz. İki yıllık zulmün, vahşetin ve soykırımın ardından elhamdülillah Gazze'de kırılgan da olsa bir güven iklimi oluştu. Sizler de televizyonlardan izlediniz. İki yıldır bombaların altında hayatta kalma mücadelesi veren çocukların ilk defa yüzlerine tebessüm çiçekleri açıyor. Gazze'li kardeşlerimiz zorla çıkarıldıkları yerlere insan seli olup akıyor. Yıkıntıların arasında insanlar bulabildikleri bir parça eşyaya tutunarak hayata yeniden başlamaya çalışıyor. Bunlar bizim tam olarak anlayabileceğimiz değil, sadece izleyip tahayyül edebileceğimiz mutluluklardır. Gazze'de neler yaşadıklarını en iyi Gazze'li mazlumlar bilir. İki yıl boyunca çektikleri çileleri en iyi masum çocuklar bilir. 68 bin şehidi toprağa vermenin acısını yüreği yanık anneler, babalar bilir. Enkazdan çıkan bir parça eşyanın anlamını en iyi her şeyi kaybetmiş o kardeşlerimiz bilir. Tekrar söylüyorum, biz sadece empati kurabiliriz. Sadece onları anlamaya çalışabiliriz. Gazze'li mazlumların yükünü azaltan her çaba bizim için değerlidir. Çıkıp bunu sadece ateşkes imzaladılar diyerek küçümsemek kimsenin haddi de hakkı da değildir. Bir defa bunun açıkça ortaya konulması gerekiyor. İsrail'in verdiği sözleri tutmama konusundaki bozuk sicilinin herkes gibi biz de farkındayız. Bu gerçeğin Filistin Direniş Hareketi Hamas ve Gazze'li kardeşlerimiz daha çok farkında. Ama buna rağmen ümit varlar. Buna rağmen umutlu olmak istiyorlar. Biz de bir daha eski soykırım günlerine dönülmemesi için mevcut tüm baskı unsurlarını devrede tutuyoruz. Önceki gün Şarmer Şeyh'te yapılan zirve bu bakımdan çok önemliydi. Orada hem imzacı dört ülkenin lideri hem de diğer ülkelerin liderleri olarak hep beraber çok net bir irade ortaya koyduk. Şarm El Şeyh deklarasyonuyla bölgemizde kalıcı barışa ve istikrara giden yolda kıymetli bir adım attık. Biz deklarasyondaki iradenin sonuna kadar arkasında duracağız. Amerika, Mısır ve Katar'ında benzer bir tavır sergileyeceğine inanıyorum. Ateşkes mutabakatının uygulanmasının da yakından takipçisi olacağız. Rehine ve mahkum takasıyla birlikte yeni bir aşamaya geçilmiş olduk. İnsani yardımların girişleri hızlandı. Tüm aksaklıklara rağmen 350'ye yakın tırımız Gazze'ye giriş yaptı. 400'den fazla tırımız ise giriş için bekliyor. "BU MÜCADELE HIZ KESMEYECEK" Dün 900 ton yardım taşıyan 17. iyilik gemimizi Mersin'den bölgeye yolcu ettik. Bunun devamı da gelecek. İnşallah kış bastırmadan insani yardımlarımıza ağırlık vereceğiz. Şov yapmadan, başkaları gibi PR peşinde koşmadan Gazze'ye ve Gazze'li mazlumlara sahip çıkmaya devam edeceğiz. 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar bu mücadele hız kesmeyecek. Şunu bir kez daha açıkça söylemek isterim. Biz mazluma kol kanat gererken sadece Rabbimizin rızasını gözetiyoruz. Hakkın rızasından, halkımızın duasından başka kimseden bir beklentimiz yok. Bugüne kadar olduğu gibi samimiyet, hasbilik, tevazu rehberimiz olmaya inşallah devam edecek. Son nefesimize kadar doğruluktan, dürüstlükten bu aziz millet ve tüm mazlumlar için canla başla çalışmaktan geri durmayacağız. Cenab-ı Allah yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Bu düşüncelerle sizlere veda etmeden evvel dün Kocaeli'nde Dünya Kupası elemelerinde Gürcistan'ı dört bir skorla yenerek milletimize büyük bir sevinç yaşatan A Milli Futbol takımımızı tebrik ediyorum. Kendilerine ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Rabbim bizim çocukların ayaklarına taş değdirmesin diyorum. Aldığımız kararların hayırlara vesile olmasını diliyor. Sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyor. Allah'a emanet ediyorum. AK Parti Grup Başkanvekili Zengin: Yeni bir anayasa yapmayı önemsiyoruz

Yorumlar

Son Dakika Haberleri