cupure logo
ormantürkiyetemmuzyangınısuriyealındıyangıntepkiisrailinözel

Sevgi gibi başlıyor, şiddetle bitiyor! Ayşe Tokyaz cinayeti infial yarattı: Caniler böyle tuzak kuruyor

Sevgi gibi başlıyor, şiddetle bitiyor! Ayşe Tokyaz cinayeti infial yarattı: Caniler böyle tuzak kuruyor
Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - Işık Üniversitesi Hemşirelik Bölümü son sınıf öğrencisi 22 yaşındaki Ayşe Tokyaz, sosyal medyada tanıştığı 38 yaşındaki eski polis Cemil Koç tarafından öldürüldü. İddiaya göre, evlenme isteği reddedilen Koç, Ayşe’yi evine çağırıp alıkoydu. 13 Temmuz’da genç kadının cansız bedeni valize konmuş şekilde bulundu. Cemil Koç, bir arkadaşının ihbarı üzerine aracının yanında gözaltına alındı. Koç’un, "Evlenmek istiyordum, kabul etmeyince kavga ettik ve öldürdüm" dediği öğrenildi. Zanlının daha önce birçok suç kaydı olduğu belirlendi. Koç’un yanı sıra ona yardım ettiği belirlenen 6 kişi de gözaltına alındı. Cemil Koç'un polislikten neden ihraç edildiği, 2023'te eski kız arkadaşının da Diyarbakır'da şüpheli ölümü sonucu hayatını kaybettiği belirlendi. 'KARDEŞİM HAYATTA OLABİLİRDİ' Ayşe'nin ikiz kardeşi Esra Tokyaz, cinayetin ihmaller zinciriyle geldiğini belirtti. Cemil Koç’un tehditlerine rağmen polisin ilgisiz kaldığını, karakolda baskı altında ifade verdiğini, şikâyetinin ciddiye alınmadığını ve Aile İçi Şiddetle Mücadele Birimi’ne hiç yönlendirilmediğini anlattı. Daha önce kardeşinin kolunda morluklar gördüğünü belirten Esra Tokyaz, "Bana şakalaşırken oldu dedi. İnanmıyordum. Biz Ayşe'yle çarşamba günü buluştuk. Ayşe büyük bir gözlük takmıştı. Ben de dedim ki niye gözlükleri indirmiyorsun? İndirdi, yine gözlerindeki morlukları gördüm. Gözünün o beyaz yerleri kırmızıydı. Ayşe'nin yanında bir adam vardı. Kabine geçirdim Ayşe'yi. Dedim ki, gel hâlâ geç değil. Ben alacağım seni. Seni tehdit ediyorsa, bizi tehdit ediyorsa hiçbir şeyden korkma. Kimseye bir şey söylemeden bu kapıdan çıkar evimize döneriz dedim. Kimseye bir şey söyleme. Ben seni korurum dedim. O da bana dedi ki 'Senin bilmediğin şeyler var dedi. Sen git şimdi.' Ben orada yalvardım. Gelmedi benimle" dedi. İkiz kız kardeşinin tanınamayacak halde olduğunu ve cansız bedenini kimseye göstermediğini ifade eden Esra Tokyaz, "Benim kardeşim de onun güzel sözlerine kapıldı" dedi.Cemil Koç’un kaldığı siteye gittiğini, içeriye almadığını, polise haber verdiğini ancak "Kardeşin reşit, bir şey yapamayız" dediklerini aktardı. Polislerin önerisiyle karakola gittiğini aktaran Esra, Halkalı Karakolu ardından da Kanarya Asayiş Büro Amirliği’ne gittiğini ve baskı altında ifadesinin alındığını belirterek, "Karakoldan çıktığımız sabah Cemil Koç aradı, ifadelerimi satır satır okudu. Beni tehdit etti. Çalmadığım kapı, aramadığım sokak kalmadı. Sonra kardeşimin ölüm haberini aldım" dedi. Tokyaz, Milliyet’e yaptığı açıklamada da pek konuşacak durumda olmadığını, ailesinin yıkıldığını söyledi: Alıntı Metni ULAŞAMADIĞIMIZ KADINLAR İÇİN NELER YAPABİLİRİZ? Türkiye, her geçen gün bir yenisi eklenen kadın cinayetleriyle derin bir yasa gömülüyor. Ayşe Tokyaz gibi birçok genç kadın, hayatlarının baharında şiddetin ve vahşetin kurbanı oluyor. Yaşanan bu acı olaylar, yalnızca birer adli vaka değil, toplumsal bir alarm niteliği taşıyor.Ayşe Tokyaz’ın ardından ne yazık ki hâlâ ulaşamadığımız, sesini duyamadığımız, yardım eli uzatılamayan birçok kadın var. Bu karanlık tabloyu değiştirmek, yeni acıların önüne geçebilmek için bireysel ve toplumsal olarak neler yapabiliriz?Tüm bu soruları, kadına yönelik şiddetin psikolojik dinamiklerini ve alınabilecek önlemleri Psikiyatri Uzmanı Dr. Şahut Duran’a sorduk. -- Cemil Koç gibi suça bulaşmış kişiler, Ayşe Tokyaz gibi genç kadınları nasıl etkisi altına alabiliyor? Bir kişinin manipülasyona uğradığını fark etmesi mümkün mü? Bu kişiler kurbanlarını nasıl seçiyor, hangi taktikleri uyguluyor? Kişi "İyi biri gibi davranan tehlikeli biri" ile karşı karşıya olduğunu nasıl anlar? Psikiyatri Uzmanı Dr. Şahut Duran: Suça eğilimli, antisosyal veya narsistik özellikler gösteren kişiler, çoğu zaman etkileyici, güven veren ve 'kurtarıcı' gibi görünen bir yüz sergiler. Manipülasyonun temelinde dört ortak strateji vardır: Aşırı idealizasyon (seni kimsenin anlamadığı kadar anlıyorum), hızlı yakınlık ve bağ kurma (kısa sürede çok derin bağ varmış gibi hissettirme), kontrolü artıran izolasyon (ailen seni anlamıyor, yalnız bana güven, suçluluk ve korku karışımı (beni bırakırsan çok kötü şeyler olur). Bir kişi manipülasyona uğradığını anlamakta zorlanabilir, çünkü bu süreç adım adım ilerler ve bazen 'normal ilişki dinamiği' gibi görünür. Ancak bazı uyarı işaretleri şunlardır: İlişkide özgürlük kaybı ve artan korku hissi, sürekli hatalı hissettirilme ve özür dilemeye zorlanma, çevreyle bağların koparılması, karşı tarafın tutarsız davranışları (bir gün aşırı sevgi, ertesi gün tehdit) gibi. Bu kişilerin seçim kriteri genellikle yalnızlık yaşayan, desteği az, özgüveni kırılgan bireyler olur. Yani 'zayıf' olmanız değil, zor bir dönemden geçiyor olmanız manipülasyona açık hale getirir. 'ŞİDDETİN SORUMLULUĞU MAĞDURDA DEĞİL' --Genç kadınlar manipülasyona en çok hangi yaş aralığında açık hale geliyor? Böyle bir bağımlılıktan kurtulmak mümkün mü? Şiddete rağmen ilişkiyi sürdüren kişiler için çıkış yolları neler olabilir? Psikolojik bağımlılık nasıl kırılır? Psikiyatri Uzmanı Dr. Şahut Duran: Özellikle ergenliğin sonu ve genç yetişkinlik dönemi (yaklaşık 16-25 yaş), kimlik arayışı ve duygusal doğrulama ihtiyacının yüksek olduğu bir dönemdir. Manipülatif kişiler bunu çok iyi hedef alır. Şiddet gördüğü halde kalmanın ardında çoğu zaman: Korku (zarar göreceği endişesi), utanç ve damgalanma kaygısı, ekonomik ve sosyal bağımlılık, zihinsel bağlanma ve travma bağı yer alır.Bu durumdan kurtulmak kesinlikle mümkündür. Alıntı Metni -- Şiddet gören biri, kendisine bunu yapan kişiyi sevebilir mi? Bu tür bir çarpık bağlanma nasıl oluşuyor? ‘Beni seviyor ama sinirlenince böyle oluyor’ gibi inançlar ne kadar yaygın? Bu döngüye girmemek için hangi farkındalıklara sahip olmak gerekir? Psikiyatri Uzmanı Dr. Şahut Duran: Evet, travma bağı (trauma bonding) denilen durum tam olarak budur. Şiddet ve sevginin döngüsel biçimde birbirine karışması, kişinin 'O aslında iyi, sadece sinirlenince kötü oluyor' gibi inançlar geliştirmesine yol açar. Bu düşünce kalıpları çok yaygındır.Çarpık bağlanma: Arada bir verilen ödül (özür, sevgi gösterisi), şiddet sonrası 'balayı evresi' denilen iyileşme vaadi, korku ve rahatlama döngüsüyle oluşur. Bu döngüden çıkmak için:-'Şiddet bir ilişki biçimi değildir' gerçeğinin içselleştirilmesi,-'Sevgi' ve 'kontrol'ün birbirine karıştırılmadığını fark etmek,-Şiddetin sorumluluğunun mağdurda olmadığını bilmek çok önemlidir. -- Bu tür kişilik bozukluğu olanlar belirli bir davranış kalıbını mı tekrar ediyor? İnsanlar bu tuzağa düşmemek için ne yapmalı? Manipülatif, narsistik veya antisosyal kişilik yapıları bazı tekrar eden cümleler ya da davranışlar sergiler mi? Bu sinyaller nasıl fark edilir? 'ZAYIF OLDUKLARI İÇİN DEĞİL MAHRUM BIRAKILDIKLARI İÇİN KALIYORLAR' Psikiyatri Uzmanı Dr. Şahut Duran: Evet, narsistik ve antisosyal kişilik özellikleri genellikle tekrarlayan bir model izler: Karizmatik, ikna edici ve cazip başlangıç, hızla duygusal bağ kurma isteği, karşısındakini idealize etme, sonra değersizleştirme, empati eksikliği, suçluluk duymama ve sınırları test etme ve ihlal etme eğilimi. Alıntı Metni Tuzaktan korunmak için: İlişkilerde hızlı ilerlemeyi sorgulamak, bağımsız karar alabilme hakkını korumak, yakın çevre uyarılarını ciddiye almak ve şüpheye düştüğünde profesyonel görüş almak önemli bir önlemdir. 'HER BASKI KADIN CİNAYETİNİN ÖN AŞAMASI OLABİLİR' --Çevremizde gördüğümüz bu tür davranışlara karşı nasıl önlemler alabiliriz? Şiddet gören kişiye nasıl davranmalıyız? Psikiyatri Uzmanı Dr. Şahut Duran: En önemli şey suçlayıcı değil, destekleyici bir tutum almaktır. Şiddet gören kişinin zaten özgüveni zedelenmiştir. 'Sen de hata yaptın' yaklaşımı onu daha çok izole eder. Bu nedenle şu davranışlarda bulunmak gerekir: -Dinlemek ve inandırıcı olmak: 'Sana inanıyorum, yalnız değilsin',-Acil risk varsa yetkililere başvuru konusunda cesaretlendirmek,-Kendi kararına saygı duyarak ama desteği sürekli sunmak,-Hukuki, psikolojik ve sosyal kaynaklar hakkında bilgi paylaşmak,-Tanık olunan şiddet durumunda doğrudan müdahale yerine güvenliği gözeterek uzman kuruluşlarla temasa geçmek. Unutulmamalı ki, şiddet bir suçtur ve bireyin tercihi değil, faile ait sorumluluktur. Sonuç olarak, manipülasyon, duygusal şiddet ve fiziksel şiddet, çoğu zaman rastlantısal değil, kadın cinayetlerine kadar varabilen sistemli bir kontrol ve korku döngüsünün parçalarıdır.Şiddet gördüğü halde hâlâ o ilişkide kalmak zorunda kalan kadınlar, zayıf oldukları için değil, çoğu zaman yalnızlaştırıldıkları, ekonomik ve sosyal destekten mahrum bırakıldıkları için çaresiz kalmaktadır. Unutulmamalıdır ki her baskı, bir kadın cinayetinin ön aşaması olabilir. Bu nedenle 'Beni seviyor ama bazen sinirleniyor' gibi inanç kalıpları asla hafife alınmamalı, her beyan ciddiyetle ele alınmalıdır. Alıntı Metni

Yorumlar

Son Dakika Haberleri