cupure logo
kaybettihayatınıhayatını kaybettiekimgazzedeprembaşkanıisrailaltınpolis

Son dakika! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye'de dejavuya izin yok

Son dakika! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye'de dejavuya izin yok
Meclis Genel Kurulu, yaklaşık 2,5 aylık aranın ardından gerçekleştireceği açılış toplantısıyla 28. Yasama Dönemi 4. Yasama Yılı'na girdi. Yeni yasama yılı açılışı dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan'ın konuşmalarından öne çıkan satır başları şöyle;Meclisi'nin 28. dönem 4. yasama yılının açılışında sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Konuşmamın başında bir hissiyatımızı sizlerle paylaşmak istiyorum. Her meclis açılışında, yeni yasama yılının ilk gününde, bundan 105 yıl önceki o heyecanı, o tarifsiz gururu hepimiz yaşıyoruz. Halkın doğrudan oylarıyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak ben de bu kürsüde, yani milletin kürsüsünde, sizinle aynı heyecanı tadıyor, sizlerin gururuna ortak olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. İlginizi Çekebilir Meclisimizin yeni yasama yılının, milletvekillerimiz, ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Kuruluşundan itibaren bu yüce çatı altında görev yapmış, ülkesine ve milletine samimiyetle hizmet etmiş ama artık aramızda olmayan tüm milletvekillerimizi rahmetle anıyorum. 1 Ekim 2024’te başlayan ve 21 Temmuz 2025’te sona eren 28. dönem 3. yasama yılı, ülkemizde, bölgemizde ve dünyada tarihi gelişmelerin vuku bulduğu bir dönemde yoğun bir çalışma takvimine sahne oldu. Meclisimiz, gerek yasama ve komisyon, gerekse parlamenter diplomasi alanındaki faaliyetleri ile milletimizin iradesini en güzel şekilde temsil etti. Bunun için Gazi Meclisimizin tüm mensuplarına, bu çatı altında görev yapan tüm personele, şahsım, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Aynı şekilde, önümüzdeki yaklaşık 10 ay boyunca, teklifleriyle, önergeleriyle, yapıcı tenkitleriyle, ufuk açıcı değerlendirmeleriyle siyasetin kalitesini artıran fikirleriyle yasama faaliyetlerine katkı sunacak her bir parlamenterimize, siyasi parti ayrımı yapmaksızın, şimdiden minnettarlığımızı iletiyorum. "ASIL OLAN, TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ İLELEBET MESUT, MUVAFFAK VE MUZAFFER KILABİLMEKTİR" Milli egemenliğin temsil ve tecelli makamı olan Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 4. ve sonraki yasama yıllarında da aynı ruh, aynı kararlılık ve elbette aynı fedakârlıkla çalışacağına yürekten inanıyorum. Her zaman söylediğimiz gibi, asıl olan milletin ve memleketin esenliğidir, huzurudur. Bu aziz millete hayırlı hizmetler ve eserler kazandırabilmektir. Asıl olan, vatandaşı olmaktan şeref duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti'ni ilelebet mesut, muvaffak ve muzaffer kılabilmektir. Asıl olan, Türkiye Yüzyılı hedeflerimizi kuvveden fiile çıkarmak için canla başta çalışmak, gecesini gündüzüne katabilmektir. Bu mücadele, iktidar ve ittifak olarak sadece bizim görevimiz değildir. Şu anda Yüce Meclis'in Genel Kurul salonunda, milletimizin tensipleri ile bulunan her bir milletvekilimizin de asli vazifesidir. Millete ve memlekete hizmet yolunda hepimiz biriz, beraberiz. Büyük ve güçlü Türkiye ülkesine giden yolda hepimiz biriz, beraberiz. Milletimizin hak ve hukukunun savunulmasında hepimiz beraberiz. Uğruna nice bedeller ödediğimiz demokrasimizin yüceltilmesinde hepimiz beraberiz. Vatanımız, bayrağımız, mukaddes değerlerimizde, özellikle Cumhuriyetimizin muhafaza ve müdafasında aynı şekilde hepimiz biriz ve beraberiz. Bakınız, bu kader birlikteliğimiz, top seslerinin Polatlı'dan yankılandığı günlerde de böyleydi. Bugün de değişen hiçbir şey yoktur. Siyasetin farklı kulvarlarında rekabet halinde olsak da, söz konusu Türkiye olduğunda herkesin ortak bir paydada buluşma erdemi göstermesi hem millete karşı sorumluluğumuzun hem de milli menfaatlerimizin gereğidir. Mesele Türkiye ise gerisi teferruattır. Güllü'nün öldüğü gecenin yeni görüntüleri ortaya çıktı Mücadeleyi zaferle taşlandırarak milletimizi bağımsızlığına kavuştururken, 105 sene boyunca da kalkınma ve demokratikleşme mücadelemizin mihmandarlığını yürütmüştür. Şu hakikati bugün bir kez daha vurgulamak arzusundayım: 105 yıldır milli iradenin egemenliği ilkesi başta olmak üzere, milletimizin hak ve hürriyetler alanında elde ettiği sayısız kazanımların altında Yüce Meclis'in mümtaz üyelerinin imzası, emeği, alın teri ve hiç tavsamayan mücadelesi vardır. 15 Temmuz gecesi, savaş uçaklarının sonik patlamalarına ve tepesine yağan bombalara rağmen milletin emanetine korkusuzca sahip çıkan Meclisimiz ikinci defa gazilikle müşerref olmuştur. İstiklal Harbi'nde 7 düvele direnerek tarihe geçen bu yüce çatı, tam da kendisine yakışır bir cesaretle 15 Temmuz darbe girişimini püskürterek adını dünya parlamentoları içinde müstesna bir yere onurla yazdırmıştır. Bugün burada, milleti temsil görevini şanla, şerefle ve büyük bir mesuliyet duygusuyla yerine getiren tüm milletvekillerimizin 15 Temmuz ruhunu her daim ihya edeceklerine inancım sonsuzdur. Bu vesileyle, Malazgirt'teki ilk akınlardan İstanbul'un fethine, Kurtuluş Savaşı'ndan 15 Temmuz destanına, istiklal ve istikbalimiz uğruna canlarını feda eden tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle yad ediyorum. Hepsinin ruhları şad, kabirleri nur, makamları cennet olsun diyorum. " GAZZE VE FİLİSTİN DİPLOMASİSİ MECLİSİMİZİN BAŞARISIDIR" Gazze'de ve Filistin'in diğer bölgelerinde 2 yıldır sürdürdüğü soykırıma, bölgede estirdiği devlet terörüne en güçlü tepki, 86 milyon vatandaşımızın temsil edildiği bu koltuklardan yükseldi. Gazze'deki toplu kıyıma özellikle karşı sergilediği tavizsiz tavırla, milletimizin vicdanına tercüman olan Meclisimiz, yayınladığı 7 ortak bildiri ile farkını ortaya koymuştur. Özellikle Genel Kurul tarafından 29 Ağustos'ta kabul edilen, İsrail'in Filistin halkına yaptığı soykırım hakkında tezkere, zulme göz yumanlar ve gaflet çukurunda boğulanlar için çok güçlü bir mesaj teşkil etmiştir. Filistin'i destekleyen parlamentolar grubu bünyesindeki çalışmalar da, Gazze ve Filistin diplomasisi bağlamında Meclisimizin bir diğer başarısıdır. Filistinli mazlumlarla dayanışma sergileyen siyasi partilerimize ve değerli milletvekillerimize kalpten teşekkür ediyorum. Rabbim hepinizden razı olsun. "İLK KIBLEMİZ KUDÜS-Ü ŞERİF'İN HAKKINI KORKUSUZCA SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ" Değerli milletvekilleri, biz de geçen hafta katıldığımız Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu başta olmak üzere, her platformda Filistin davasının gür sesi olduk. Şahsımızı, hükümetimizi ve ülkemizi hedef alan karalama kampanyaları karşısında izzetli duruşumuzu en güçlü şekilde muhafaza ettik. Dünyanın en modern silahlarıyla topraklarına saldıran işgal kuvvetlerine kahramanca direnen Gazze'nin yiğit evlatlarını asla yalnız bırakmadık. Gazze'ye 102 bin tonu aşan insani yardım ulaştırarak, İsrail'le ticareti bundan 1,5 yıl önce tamamen keserek, Uluslararası Adalet Divanı'nda açılan soykırım davasına müdahil olarak, daha burada sayamayacağımız nice diplomatik, hukuki ve ekonomik adımla, Allah'a hamdolsun, Gazzeli kardeşlerimizin yanında dimdik durduk. Türkiye'nin çabalarının en yakın şahidi Gazzeli kardeşlerimizdir. Filistin halkı, bizim kendileri için neler yaptığımızı, nasıl bir özveriyle gayret ettiğimizi çok ama çok iyi bilmektedir. Ancak buna rağmen, ülkemizin ve hükümetimizin bu konuda sicili hiç de parlak olmayan çevrelerden gelen haksız ve hadsiz eleştirilere maruz kaldığını görüyor. Bundan dolayı büyük üzüntü duyuyoruz. Ne şahsımız ne de birlikte yol yürüdüğümüz arkadaşlarımız, birileri gibi Filistin davasıyla 2 yıl önce tanışmadık. Biz bu davaya ömrümüzü adadık. Allah izin verirse son nefesimize kadar da Filistin'in ve ilk kıblemiz Kudüs-ü Şerif'in hakkını korkusuzca savunmaya devam edeceğiz. İnşallah tarih Gazze'deki bu omurgalı duruşumuz sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti'ni şahının vicdan abidesi olarak altın harflerle yazacaktır. Trafikte saldırıya, süresiz ehliyet iptali! Meclis'te yeni düzenleme masaya geliyor "TRUMP GÖRÜŞMESİNDE GAZZE’DE AKAN KANIN DURDURULMASI GÜNDEMİMİZİN İLK SIRASINDAYDI" Burada şunun da özellikle bilinmesini isterim: Amerikan Başkanı Sayın Trump’la gerçekleştirdiğimiz görüşmede de Gazze’de akan kanın durdurulması gündemimizin ilk sırasındaydı. Bu konuda tekliflerimizi yaptık, çıkış yollarını gösterdik, kalıcı barış için nelere ihtiyaç duyulduğunu çok net biçimde ortaya koyduk. Bizim ilkemiz şudur: Savaşın kazananı, adil bir barışın kaybedeni olmaz. Filistinli kardeşlerimiz, onurlu mücadeleleriyle barışı ve huzuru dünyada en fazla hak eden millettir. Hak ettikleri o kalıcı barış ortamıyla Filistinlileri buluşturmak, önce İslam dünyasının sonra da uluslararası toplumun Gazze’ye borcudur. Gazze kan, gözyaşı ve yıkıma artık doymuştur. Bu utanç bir an önce son bulmalıdır. Biz tek bir masumun daha hayattan koparılmasını, tek bir çocuğun daha açlıktan ölmesini, Gazze’ye tek bir bombanın daha düşmesini istemiyoruz. Türkiye olarak bunun için çalışmaya tüm gücümüzle devam edeceğiz. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin devleti kuruluncaya kadar inşallah mücadelemiz sürecek. Yaşanan onca acıya, oluk oluk akıtılan onca masum kanına rağmen umudumuzu muhafaza ediyoruz. Nasıl ki 14 yıllık karanlığın ardından Suriye’nin özgürlüğüne kavuştuğunu görmeyi Rabbim bizlere nasip ettiyse, inşallah nehirden denize barışın, huzurun ve güvenliğin hâkim olduğu güzel günleri de göreceğimize tüm kalbimle inanıyorum. Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimize de buradan dayanışma mesajlarımızı gönderiyor, her zaman yanlarında olan Türkiye’nin inşallah bundan sonra da yanlarında olmaya devam edeceğini önemle ifade ediyorum. Rusya’dan flaş açıklama! ‘Ukrayna ile müzakere için imkanımız yok’ "TERÖRSÜZ TÜRKİYE İDEALİMİZİN MİMARLARINDAN OLAN SAYIN BAHÇELİ’YE TEŞEKKÜRLERİMİ İFADE EDİYORUM" Değerli milletvekilleri, geçen yıl tam bu vakitte, yeni yasama dönemi başlangıcında bu kürsüde iç cephemizin tahkimine dikkat çekmiş, topluma örnek olacak şekilde Meclisimizin iktidar ve muhalefetiyle uyum, ittifak, uzlaşı, karşılıklı saygı çerçevesinde çalışması temennilerimi dile getirmiştim. Aynı gün Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, gerek Meclis Genel Kurulu’nda nazik tavrıyla, gerekse Meclis dışında yaptığı ufuk açıcı beyanatlarıyla iktidar ve muhalefetiyle terörsüz bir Türkiye’nin inşası için düşüncelerini paylaştı. Geride bıraktığımız bir yıl içinde terörsüz Türkiye hedefimize yönelik tarihi nitelikte adımlar atıldı, önemli mesafeler alındı. Bu vesileyle, engin siyasi tecrübesi, birikimi ve dirayetiyle terörsüz Türkiye idealimizin mimarlarından olan Sayın Devlet Bahçeli’ye bir kez de huzurlarınızda ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi ifade ediyorum. Aynı şekilde, bu bir yıllık süreçte yapıcı duruş ve çabalarıyla Türkiye’nin terörden arındırılması yolunda önemli katkılar vermiş olan DEM Parti heyetine ve yönetimine de şükranlarımı sunuyorum. Son nefesine kadar terör duvarının yıkılması, milletimizin her karışında barış ve kardeşliğin egemen olması için ter döken İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’i de burada rahmetle anıyorum. Geride bıraktığımız bir yıl içinde terör örgütü saldırılarını durdurmuş, kendisini feshettiğini açıklamış, sembolik bir törenle silahlarını yakmıştır. 1984’ten bu yana hem on binlerce can kaybına hem de 2 trilyon dolarlık ekonomik kayba yol açan terör belası böylece bitme noktasına gelmiştir. Sürecin son derece hassas olduğunun farkındayız, ancak en başından itibaren olumlu bakıyoruz, olumlu bakmak için çaba sarf ediyoruz. Buradan Meclis kürsüsünden tekrar ifade etmek isterim: Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz. Bu meyanda bazı muhalefet partilerinin tahrikleriyle zihinlerinde soru işareti oluşan vatandaşlarımız varsa, hepsi müsterih olsun. Özellikle şehitlerimizin muhterem aileleri ve gazilerimiz bilsinler ki, onların aziz hatıralarına gölge düşürecek hiçbir adımın atılmasına ne hükümet olarak biz, ne Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi, ne de bu Yüce Meclis müsaade edecektir. Hedefimiz terörün bitmesi, kardeşliğin kuvvetlendirilmesidir. Adımlarımızı sadece ve sadece bu hedefe yönelik atıyoruz. Terörsüz Türkiye idealimizin en önemli merkezi hiç kuşku yok ki burası, yani Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Meclis çatısı altında Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu siyasi partilerimizin kahir ekseriyetinin temsilcileri ile çalışmalarına başlamış, şu ana kadar da 12 toplantı yapmıştır. Komisyon çalışmalarını tamamladığında şüphesiz elimizde çok önemli doneler olacaktır. Komisyonda dile getirilen önerilerin istişare ve uzlaşma neticesinde hayata geçirilmesi bir sonraki aşamayı teşkil edecektir. Burada mühim olan, Türkiye'nin yerli, milli, çözüm odaklı siyasi partilerinin böyle hayati bir mesele için yük alması, aynı komisyon çatısı altında buluşması, konuşması, birbirini saygıyla dinlemesi, istişareler yapmasıdır. Bu, ülkemiz demokrasisi adına umutlarımızı büyüten çok müstesna bir kazanımdır. Bu komisyonda göstermiştir ki silahla çözüm olmaz. Sıkılı yumruklarla musafaha yapılmaz. Her şey saygı çerçevesinde konuşulabilir, tartışılabilir, istişare edilebilir. Komisyonun toplanıp her konuyu açıklıkla ve açık yüreklilikle istişare etmesi, Türkiye'nin zararına değil, hiç tartışmasız yararınadır. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonumuz işte bu olgunluğu sergilemiş, Türkiye'nin de bu olgunluğa eriştiğinin en güzel delili olmuştur. Bu vesileyle komisyonumuzun değerli üyelerine, çalışanlarına da teşekkür ediyor, bundan sonraki oturumlarında başarılar diliyorum. TBMM'de yeni yasama yılı! Kurtulmuş: Meşruiyet tartışmaları yok hükmünde "TÜRKİYE, SURİYE'DE BİR DEJAVU YAŞANMASINA İZİN VERMEYECEKTİR" Değerli milletvekillerimiz, Türkiye oluşan bu huzur ve güvenlik iklimini en güçlü şekilde muhafaza edecektir. 86 milyonun bir, beraber ve kardeş olduğu bir Türkiye enerjisini terörle mücadele için değil, refah için seferber edecektir. Her alanda elde edilen başarılar terörsüz Türkiye ortamında pekişecek, kuvvetlenecek, inşallah yeni atılımlara fırsat oluşturacaktır. Şu hususun altını özellikle çizmekte fayda görüyorum: Türkiye'nin güvenliği ile yakından alakalı meselelerde atacağımız adımlar, oluşan huzur ve kardeşlik ikliminden tamamen ayrı tutulmalıdır. Türkiye, Türkiye içindeki Kürtlerin anavatanı olduğu kadar Türkiye sınırları dışındaki Kürtlerin de en büyük, en samimi, en güvenilir hamisidir, kardeşidir, son günlerde kapısı çalınan ilk sığınağıdır. Bu, yüzyıllardır olduğu gibi bugün de, yarın da böyledir. İnşallah hiçbir zaman değişmeyecektir. Sınırlarımızın ötesindeki Kürt kardeşlerimizin, bir takım terör örgütlerinin baskılarıyla Türk, Kürt, Arap, genel olarak Müslüman düşmanı bir takım ülke ve odaklar tarafından istismar edilmesine asla rıza göstermeyiz. En başından itibaren Suriye’nin toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Bugün de Suriye'nin bölünme planlarının en güçlü şekilde karşısındayız. Gerek Suriye'nin toprak bütünlüğünü temin etmek, gerekse sınırlarımızın ötesinde herhangi bir terör oluşumunu engellemek amacıyla diplomasinin tüm kanallarını devreye almış durumdayız. Bu kanalları kullanmayı sabırla, samimiyetle ve sağduyuyla sürdürüyoruz. Diplomatik girişimler cevapsız kalırsa Türkiye'nin pozisyonu da, politikası da bellidir. Türkiye, Suriye'de bir dejavu yaşanmasına izin vermeyecektir. "TÜRK, KÜRT, ARAP İTTİFAKI COĞRAFYANIN BARIŞINI BİRLİKTE TEMİN VE TAHKİM EDECEKTİR" Bu irkeli tavrımız, Kürt kardeşlerimiz dâhil, Suriye halkının aleyhine değil; tam tersine onların lehinedir. Bölgemizi terör belasından kurtarmaya dönük bir tavırdır. Tekrar altını çizerek söylüyorum: Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii, Alevi, Nusayri… Etnik köken, dil, mezhep ayrımı yapmadan hepimiz ortak bir geleceğin yolcularıyız. Bu yolculukta bizim ezeli ve ebedi kardeşliğimiz, evelallah her türlü engeli aşacak kudrettedir. Akılselim ile hareket edildiğinde, bin yıllık ortak maziden beslenen bir gelecek tasavvuruyla yaklaşıldığında evelallah her sorunu çözer, her oyunu bozarız. Biz birbirimize bir duvarın tuğlaları gibi kenetlendiğimizde, bölgedeki sıkıntılar tek tek çözülecek, bölge kalıcı barış ve huzura kavuşacaktır. Aramıza simsarların girmesine göz yumduğumuzda ise coğrafyamızda kan, gözyaşı, çatışma, zulüm eksik olmayacaktır. Nasıl ki Türk, Kürt, Arap Sultan Alparslan'ın, Selahaddin Eyyubi'nin, Sultan Fatih'in ordusunda omuz omuza verip zaferler kazandıysa; nasıl ki Çanakkale'de Türk, Kürt, Arap birlikte İslam toprağını kahramanca savunduysa; inşallah yarın da ebediyen Türk-Kürt-Arap ittifakı coğrafyanın barışını, huzurunu, kalkınmasını, refahını birlikte temin ve tahkim edecektir. Evlenmek için gitti, kimliğinden oldu! 'Vatansızsın' dediler: 'Hiç haberim yoktu' "MERKEZ BANKAMIZIN REZERVLERİ 179 MİLYAR DOLARA ULAŞTI, GİDEREK YÜKSELİYOR" Burada ekonomiye dair bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Değerli milletvekillerimiz, önceliğimiz halkımızın hayat pahalılığı sorununu kalıcı olarak çözmektir. Ağustos ayında son 45 ayın en düşük enflasyonunu görerek önemli bir dönüm noktasına ulaştık. Enflasyonu bu yılın sonunda %30’un altına, 2026 yılında ise %20’nin altına indirmeyi planlıyoruz. Bütçe açığımızın millî gelire oranını bu yıl %3,6’ya, 2026’da ise %3,5’a indirmeyi öngörüyoruz. İhracat tarafında da hamdolsun gayet iyi gidiyoruz. Ağustos ayında yıllık bazda ihracatımız 269 milyar doları aştı. Altın ithalatının yüksek düzeyde seyretmesine rağmen dış dengemiz hızla iyileşti. 2025 yılını millî gelire oranla sadece %1,4’lük bir cari açıkla kapatmayı ümit ediyoruz. Dış kaynaklara erişim noktasında da çok ciddi kazanımlar elde ettik. Gerek bankacılık, gerekse reel sektörümüz için finansmana erişim hem kolaylaştı hem de maliyetler belirgin şekilde geriledi. Dış borcumuzun millî gelire oranı son 14 yılın en düşük seviyesine indi. Öte yandan rezerv yeterliliği noktasında da tarihi başarılara imza attık. Merkez Bankamızın rezervleri 179 milyar dolara ulaştı, giderek yükseliyor. Programımızın etkisiyle risk primimiz ve borçlanma maliyetlerimiz geriledi. Türk lirasına olan güven her geçen gün artmaya başladı. Küresel ekonomideki belirsizliklere, ticaret ortaklarımızdaki düşük büyüme oranlarına rağmen Türkiye ekonomisi hamdolsun büyümesini sürdürdü. 2025’in ilk yarısında yıllık büyümemiz %3,6 olarak gerçekleşirken, millî gelirimiz yıllıklandırılmış bazda 1,5 trilyon dolara yaklaştı. Üretim cephesinde ise zirai dona bağlı olarak daralan tarım sektörü hariç tüm sektörlerde katma değer artışı kaydettik. İmalat sanayimiz son 12 çeyreğin en yüksek performansını sergiledi. Tüketimle yatırım arasındaki denge korunurken, istihdam tarafında da son derece olumlu gelişmeler yaşandı. İşsizlik oranımız tam 28 aydır tek hanelerde seyrediyor. Bir başka güzel gelişmeyi, bir başka rekor seviyeyi turizmde gördük. 2025 yılında ilk 6 ayda 25,8 milyar dolar gelirle tüm zamanların ilk 6 aylık gelir rekorunu kırdık. 2025 yıl sonunda 64 milyar dolar turizm gelirine emin adımlarla ilerliyoruz. "2026 SENESİ, TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ADETA BİR REFORM YILI OLACAK" Aynı başarı hikâyesini, sağlıkta, eğitimde, ulaştırmada, enerjide, sosyal politikalarda, tarımda, sanayide, özellikle savunma sanayinde de görmek mümkündür. Türkiye, bütün bu alanlarda kendisiyle yarışarak kısa sürede çok büyük atılımlara imza atmıştır. Yakaladığımız bu güçlü ivmeyi hızlandırarak sürdüreceğiz. Son olarak yapısal reform gündemimize de kısaca değinmek isterim. 2026 senesi, Türkiye ekonomisinde adeta bir reform yılı olacak. Sanayiden teknolojiye, tarımdan enerjiye, ekonomimizin tüm alanlarında büyük bir dönüşüm başlatıyoruz. Yerel yönetimlerde mali disiplini güçlendirecek adımları da devreye alarak kamuda şeffaflığı, hesap verebilirliği ve verimliliği daha da pekiştireceğiz. Ülkemiz, milletimiz ve ekonomimiz için şimdiden hayırlı, uğurlu olsun. "TÜRKİYE’DE TEK BİR MEŞRUİYET KAYNAĞI VARDIR, O DA AZİZ MİLLETİMİZİN TERTEMİZ İRADESİDİR" Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizler hepimiz burada, her seçimde sandıkları demokrasimizin bayram yerine çeviren on milyonların takdir ve teveccühü ile bulunuyoruz. Türkiye’de tek bir meşruiyet kaynağı vardır, o da aziz milletimizin tertemiz iradesidir. Biz, siyaset sahnesine ilk çıktığımızdan beri meşruiyetin kaynağı millettir dedik ve millet egemenliğini en güçlü şekilde tesis etmeye çalıştık. Yarım asra yaklaşan siyasi hayatımız boyunca girdiğimiz tüm mücadeleleri daima sandıktan çıkan iradeden aldığımız icazet ve yetki ile yürüttük. Bakınız, bu ülkede bir dönem egemenlik kâğıt üzerinde millete ait olsa da hakikatte sermayenin, medyanın ve mütegallibenin tasallutu altındaydı. Vesayetin kılıcı yıllarca millî iradenin tepesinde sallanmaya devam etti. Hâkimiyeti imtiyazlıların elinden aldık, asıl sahibi olan millete teslim ettik. Bunun için gerçekten çok çalıştık, çok mücadele verdik, çok ciddi bedeller ödedik. Nice saldırıları göğüslemek zorunda kaldık. Ama sonuçta Türkiye’de milletin iradesini her alanda egemen kıldık. "MUHALEFET AKTÖRLERİNİNSKANDALLARI PERDELEMEK İÇİN GÜNDEME GETİRDİĞİ SUNİ TARTIŞMALARİRADEYE SAYGISIZLIKTIR" Şunu bugün bir kez daha açık açık söylüyorum: Türkiye’de gücünü halktan almayan ayrıcalıklara yer yoktur. Türkiye’de siyasette, hukukta, ekonomide, kamuda, sosyal ve gündelik hayatta milletin iradesine dayanmayan imtiyazlara yer yoktur, inşallah hiçbir zamanda olmayacaktır. Egemenliğin kaynağı milletin iradesidir. Millet de bu iradesini yürütmede seçilmiş Cumhurbaşkanı, yasamada milletvekilleri aracılığıyla kullanır. Bazı muhalefet aktörlerinin belli periyotlarla, özellikle ortaya dökülen kimi skandalları perdelemek için gündeme getirdiği suni tartışmalar, milletimizin 14-28 Mayıs seçimlerinde ortaya koyduğu iradeye saygısızlıktır. Milletin bizatihi kendisine yapılmış büyük bir hürmetsizliktir. Milletimiz, Cumhurbaşkanlığında şahsımıza, Mecliste sizlere beş yıllık yetki vermiştir. Aziz milletimizden sandıkta aldığımız bu yetkiyi inşallah sonuna kadar en güzel şekilde kullanacağız. "TÜRKİYE’YE DAR GELMEYECEK YENİ BİR ANAYASA ARZUMUZUN SAHİPLENİLECEĞİNE YÜREKTEN İNANIYORUM" Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sağladığı hızlı ve etkin karar alma, bunları uygulama imkânlarıyla Türkiye Yüzyılı’mızın inşasını sürdüreceğiz. Yasama organımızın siz kıymetli üyelerinin sergileyeceği hassasiyet, yürütme olarak bize bu çabalarımızda güç ve moral aşılayacaktır. Son 23 yılda sizlerin de destekleriyle alınan büyük mesafeyi, Türkiye Yüzyılı’na yakışacak ve Türkiye’ye dar gelmeyecek yeni bir Anayasa ile taçlandırma arzumuzun da sahiplenileceğine yürekten inanıyorum. Şunu Yüce Meclis’in ve ekranları başında bizleri takip eden kardeşlerimizin bilmesini istirham ediyorum: Biz, Türkiye’nin imkânlarını, potansiyelini, zenginliklerini daha da artırmak için koşturuyoruz. Biz, Türkiye’nin kaynaklarını yine Türkiye’nin ihtiyaçları için, bu ülkenin 86 milyon vatandaşı için, gençleri ve geleceği için seferber ediyoruz. Türkiye merkezli düşünen, üreten, çalışan herkesi de bu mücadelede yol arkadaşı olarak görüyoruz. Bu millet için çalışan, çabalayan, söz söyleyen, siyaset yapan kim varsa, aynı hedefe doğru beraberce yol almaktan mutluluk duyuyoruz. Ama öksüzün, yetimin, işçinin, çiftçinin, emeklinin, tüccarın, sanayicinin, esnafın hakkına el uzatana da zerre miskal merhamet göstermeyiz. Bu konudaki tavizsiz duruşumuzu muhafaza etmekte kararlıyız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bu düşüncelerle 28. Dönem 4. Yasama Yılı’nın tekrar hayırlara vesile olmasını diliyorum. Siz değerli milletvekillerimize yeni yasama yılında da Cenab-ı Allah’tan muvaffakiyetler temenni ediyorum. Kıymetli heyetinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla. Osimhen, Jamie Carragher'ı çıldırttı: Tüm gece Liverpool'a sorun çıkardı

Yorumlar

Benzer Haberler

Son Dakika Haberleri