cupure logo
cumhuriyetekimbinagebzedecumhurbaşkanı102türkcumhuriyetinçökenerdoğan

Son dakika... Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Almanya Başbaşkanı Merz'e Hamas tepkisi: Gazze'deki soykırımı görmüyor musunuz?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'i kabul etti. Heyetler arası görüşme sonrası Merz ile Erdoğan ortak basın toplantısı düzenledi. Türkiye'yi Avrupa Birliği'nde görmek istediklerini söyleyen Alman Başbakan, 'Ben ve Federal Hükûmet olarak Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin yanında, bu yolda ilerlerken görmek istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’na, bu konuda Avrupa düzeyinde bir stratejik diyalog arzu ettiğimi ifade ettim. Kopenhag kriterlerine koşul olarak değindik ve bu konuları bundan böyle de ele almaya devam edeceğiz.' dedi. Erdoğan da, 'Eğer Kopenhag kriterleri noktasında Türkiye’ye bu şekilde yaklaşılıyorsa, bizim de bunun karşısında Ankara kriterlerimiz vardır. Ankara kriterleriyle biz Avrupa’ya ve dünyaya açılırız. Çünkü Türkiye sıradan bir Avrupa veya Asya ülkesi değildir.' şeklinde konuştu. İlginizi Çekebilir İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: Değerli dostumla görüşmedeTürk toplumunun ortak değerimiz ve zenginliğimiz olduğunu bir kez daha teyit ettik. Bu arada, yıllar geçtikçe Avrupa'da artış bir türlü engellenemeyen, yer yer ırkçılığa varan yabancı düşmanlığı ve İslam'a karşıtlığıyla mücadeleye atfettiğimiz ehemmiyeti vurguladım.Yurt dışındaki kardeşlerimizin kültürlerini, kimliklerini ve kadim değerlerini muhafaza ederek bunların bütünleşmesini hep destekledik.Bundan sonra da destekleyeceğiz. "TİCARET HACMİMİZİ YAKIN VADEDE 60 MİLYAR DOLARA ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ" Kıymetli basın mensupları Türkiye ile Almanya arasında müstesna ekonomik ve ticari ilişkiler ise olumlu seyrini sürdürüyor.Almanya, Türkiye’nin Avrupa’daki en büyük ticaret ortağıdır. 50 milyar dolara ulaşan ticaret hacmimizi yakın vadede 60 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Bu minvalde, gerek ticaretimizi gerek müşterek yatırımları bir üst seviyeye taşıyacak savunma iş birliği konusunu Sayın Şansölye ile değerlendirdik. Avrupa’da değişen güvenlik koşulları ışığında, savunma sanayi ürünlerinin tedarikinde geçmişte yaşanan sıkıntıları geride bırakarak ortak projelere odaklanmamız gerekiyor. Eurofighter uçaklarının temin süreci gibi Almanya’nın son dönemde bu alanda attığı olumlu adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Türkiye’nin savunma sanayi alanında yakaladığı ivme dikkate alındığında, Almanya ile çok geniş iş birliği imkânlarına sahip olduğumuz görülüyor. Kazan-kazan anlayışı temelinde bu iş birliğini daha da güçlendirebiliriz. Değerli arkadaşlar, bugün ayrıca terörle mücadeledeki beklentilerimizi de değerli dostumla paylaştım. Almanya’nın, kamu güvenliği bakımından da ciddi tehdit teşkil eden terör örgütleriyle ortak mücadelenin önemine dikkat çektim. Bölgesel ve küresel meselelerde de fikir alışverişinde bulunduk. Türkiye olarak Gazze’deki soykırımı ilk günden itibaren uluslararası gündeme taşıdık. Ateşkesin sağlanması ve insani yardımların bölgeye ulaştırılması için yoğun çaba gösterdik. Bu mezalimin yeniden yaşanmaması ve bölgede kalıcı barışın anahtarı olan iki devletli çözüme dair görüşlerimizi kendilerine aktardık .Evvela, bölgeye yardımların kesintisiz ulaştırılması gibi, yeniden yapılanma sürecinde de herkesin taşın altına elini koyması gerektiğini ifade ettim. Sayın Şansölye ile komşumuz Suriye’deki gelişmeleri de ele aldım. Devrimden bu yana geçen 11 ayda, Cumhurbaşkanı Sayın Şara’nın liderliğinde Suriye; kalıcı barış, huzur ve ekonomik kalkınma yolunda ciddi ilerlemeler kaydetti. Yaptırımların kalkmasına paralel olarak bu sürecin daha da hızlanacağı inancındayız. Ülkenin toprak bütünlüğü ve birliğinin muhafazası suretiyle Suriye halkının tüm fertlerinin refah ve esenliği bizim için öncelikli hedeftir. Bu noktada, 10 Mart Mutabakatı’nın uygulanmasına büyük önem atfediyoruz. Bu yönde verilen mesajları dikkatle takip ediyoruz. Almanya’nın da Suriye konusunda bizimle eşgüdüm içinde çalışmaya atfettiği önemin farkındayız. Ukrayna-Rusya savaşı konusunda da görüş alışverişinde bulunduk. Savaşın adil ve kalıcı şekilde çözümü için diplomatik çabaların sürdürülmesini önemli görüyoruz. "ALMANYA İLE YAKIN İŞ BİRLİĞİ İÇİNDE ÇALIŞMAYI ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DE SÜRDÜRECEĞİZ" Değerli basın mensupları, güçlü temellere ve çok katmanlı ilişki ağına sahip Türk-Alman iş birliğinin, Avrupa’nın ve mücavir coğrafyalarımızın güvenliği için vazgeçilmez olduğunu bugün bir kez daha teyit etmiş olduk. Bu anlayışla, Almanya ile yakın iş birliği içinde çalışmayı önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. Sözlerimin sonunda, değerli dostum Şansölye Merz ve heyetine ziyaretleri için tekrar teşekkür ediyor, toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Dilara'dan kahreden soru! Gebze'de çöken binada annesi, babası ve 2 kardeşini kaybetti SORU-CEVAP Türkiye'nin AB'ye üye olmak istediğini söylediniz. Türkiye AB'den ne istiyor ve ne sunuyor? Savunma konusunda işbirliği mi yoksa geri göndermeler mi? Bir hukuk sorunu var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı'nın tutuklanması gibi örnekler Türkiye'nin Ortadoğu'daki rolüne ilişkin beklentiniz ne? Cumhurbaşkanı Erdoğan:Teşekkür ediyorum. Öncelikle, şu an itibarıyla Türkiye olarak biz bu yaklaşımlar noktasında rahatız, huzurluyuz. Çünkü biz Kopenhag kriterleri noktasında hep şunu söyledik: Kopenhag kriterleri bizim için olumsuz bir yaklaşım süreci değildir. Eğer Kopenhag kriterleri noktasında Türkiye’ye bu şekilde yaklaşılıyorsa, bizim de bunun karşısında Ankara kriterlerimiz vardır. Ankara kriterleriyle biz Avrupa’ya ve dünyaya açılırız. Çünkü Türkiye sıradan bir Avrupa veya Asya ülkesi değildir. Türkiye; Avrupa’da, Asya’da, her noktada bu süreci dünyada en iyi işleten ve işleyen bir demokrasi ülkesidir. Bu konuyla ilgili de herhangi bir sıkıntısı yoktur. İkinci olarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili bir sorunuz oldu herhalde. Kim hangi makamda olursa olsun, bir hukuk devletinde hukuku ayaklar altına alamazsınız. Hangi makamda olursanız olun, eğer hukuku ayaklar altına alırsanız, bir hukuk devletinde yargı makamları ne gerekiyorsa onu yapmak zorundadır. Eğer yapmazlarsa bu defa yolsuzluk, hırsızlık gibi her türlü yanlış alır başını gider. Nitekim İstanbul’daki süreç böyle işlemiştir ve şu anda da bu süreci yargı, kendisine tevdi edildiği şekilde işletmektedir ve gereğini yapmaktadır. Örneğin son dönemde bir hakemler olayı ortaya çıkmıştır. Bu olayda da, futbol sahalarında neler yaşandığını hep birlikte görüyoruz. Bütün bunlar olurken bir devlet eli kolu bağlı olarak duramaz; ne gerekiyorsa yapması lazımdır ve şu anda da bu yapılmıştır. İsrail, yaklaşık 2 yıldır sistemli bir şekilde Gazze’deki insanları öldürüyor. 20 binden fazlası çocuk olmak üzere, 60 binden fazla insan yaşamını yitirdi. Gazze’de şehirler yok edildi. Milyonlarca insan mülteci konumunda ve siz hâlâ İsrail’e desteğinizi sürdürüyorsunuz. Bu desteğinizin arkasında, 2. Dünya Savaşı’nda Yahudilere yönelik, Nazi Almanyası döneminde yaşanan soykırım mı var? Bu yüzden mi desteğiniz devam ediyor? Ve siz, ileride tarihin yanlış tarafında durduğunuzu düşünecek misiniz? Bunun endişesi içinde misiniz? Şansölye Merz: Federal Hükûmet, İsrail Devleti’nin kurulmasından beri İsrail’in yanındadır, bu ülkenin yanında durmaktadır. İsrail, milyonlarca Yahudi için sığınabilecekleri bir ülke hâline gelmiştir. Holocaust’u yaşamış olan birçok insan İsrail’e göç etmiştir. Bu nedenle Almanya her zaman İsrail’in yanında duracaktır. Elbette bu, İsrail hükümetinin her kararına saygı duyduğumuz ya da arkasında durduğumuz, eleştirmeden kabul ettiğimiz anlamına gelmez. Biliyorsunuz ki önceki hükümetlerimiz de eleştirdi ve benim hükümetim de 7 Ekim’den beri İsrail Devleti’nin yanındaydı; Yahudi halkının yanındaydı. İsrail kendini savunma hakkını kullandı. Ve tek bir kararla gereksiz kurbanlar önlenebilirdi. Hamas, rehineleri daha erken bırakabilir ve silahlarını teslim edebilirdi. O zaman bu savaş hemen sona ererdi. "GAZZE'DEKİ SOYKIRIMI GÖRMÜYOR MUSUNUZ?" Cumhurbaşkanı Erdoğan:Şansölye'nin sözlerine Maalesef katılamıyorum. Bu süreç içerisinde ne yazık ki altmış bini aşkın çocuk, kadın ve yaşlı burada öldürülmüştür. Hamas’ın elinde bombalar yok, nükleer silah yok. Ancak bu silahların hepsi İsrail’in elinde mevcut ve İsrail, bu silahları kullanarak örneğin dün akşam yine Gazze’yi hedef almıştır. Bunları Almanya olarak siz görmüyor musunuz? Almanya olarak bunları takip etmiyor musunuz? İsrail, Gazze’yi vurmak suretiyle rakımı vurmaya, orayı açlık ve soykırımla terbiye etmeye çalışmaktadır ve bu hâlen devam etmektedir. Tehdit vardır. Gazze’ye yiyecek gönderilmesi noktasında, örneğin Kızılay’ımız oraya gıda yardımı yapabilmektedir. Ancak bu da sürekli tehdit altındadır; Kızılhaç da aynı durumdadır. Biz şu ana kadar 100 bin tonun üzerinde gıda yardımı ulaştırmaya çalıştık, fakat bu yeterli değildir. Buraya yardımların devamı şarttır. Bu konuyla ilgili olarak Almanya’nın, gerek Kızılhaç’ı gerekse bizim Kızılay’ımızı devreye sokmak suretiyle, buradaki soykırımı ve açlıkla terbiye etme olayını sona erdirmemiz gerekmektedir. Bu bizim insani görevimizdir ve inanıyorum ki Almanya, Türkiye ve bölge ülkeleri bu konuda üzerlerine düşen görevi yaparak buradaki katliama son verecektir. Hamas ile ilgili atılması gereken adımları biz bugüne kadar hep attık; gerek Dışişleri Bakanım, gerek Savunma Bakanım, gerekse istihbarat birimlerimiz sürekli çalışıyor. Burada herhangi bir sıkıntıya fırsat vermemek için el ele vermeye hazırız. Şu anda da ilgili bakanlarım bu talimatları almışlardır ve muhataplarıyla çalışmaya devam edeceklerdir. Nasıl ki Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın bitmesini istiyorsak, aynı şekilde İsrail-Gazze arasındaki savaşın da bitmesini istiyoruz. İnanıyorum ki Türkiye ve Almanya, bu iş için el ele verebilecek iki önemli ülkedir. Dilara'dan kahreden soru! Gebze'de çöken binada annesi, babası ve 2 kardeşini kaybetti "İLİŞKİLERİMİZİN SUNDUĞU OLAĞANÜSTÜ POTANSİYELİ ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA DAHA DA İYİ DEĞERLENDİRELİM" Almanya Başbakanı Friedrich Merz'inkonuşmasından satır başları ise şöyle; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın beni Türkiye'ye davetinden dolayı teşekkür ediyorum. Dostane misafirperverliğiniz için çok teşekkürler. Bu özel bir gün, çünkü ortak tarihimizi bugüne kadar şekillendiren bir dönüm noktasını hatırlıyoruz. Bu, söylediğimiz gibi iş gücü anlaşmasının başlangıcıydı. O zamanlar “misafir işçi” olarak tanımladığımız insanlar çağrıldı, ama sadece işçiler değil, aileleriyle birlikte insanlar Almanya’ya geldi. Bu insanlar olmasaydı, bu aileler olmasaydı, Almanya 60 yıl önce ekonomik kalkınmayı aynı şekilde başaramazdı. Bugün o zaman gelen insanlar artık üçüncü kuşakta Almanya’da yaşıyorlar. Bazıları tarih yazıyor; örneğin bilim insanları arasında BioNTech kurucuları Sayın Uğur Şahin ve Profesör Doktor Özlem Türeci gibi. Bazıları hemşire, polis memuru olarak toplumumuzda sorumluluk taşıyorlar. Ve büyük bir çoğunluğu artık kendilerini devletimizin ve ülkemizin bir parçası, vatandaşları olarak görüyorlar. Çünkü onlar bu toplumun bir parçası. Bu hepimize fayda sağlıyor ve günümüzün ekonomik rakamları bunu açıkça gösteriyor. Şu anda Almanya’da 80 bin Türkiye kökenli işletmeci, yaklaşık 400 bin kişiye istihdam sağlıyor. Türkiye’de ise yaklaşık 500 Alman şirketi, 200 bin kişiye istihdam sağlıyor. Bu da bağlarımızın eşsiz bir şekilde geniş ve derin olduğunu gösteriyor. Ankara’da bir mesaj vermek istiyorum: Gelin, ilişkilerimizin sunduğu olağanüstü potansiyeli önümüzdeki yıllarda daha da iyi değerlendirelim. Buna zorunluyuz; zira yeni bir jeopolitik sürece giriyoruz ve bu süreçte büyük güçlerin siyaseti belirleyici olacak. Buradan şu sonucu çıkarıyorum: Alman olarak, Avrupalı olarak stratejik ortaklıklarımızı geliştirmeliyiz ve Türkiye bu süreçte devre dışı kalmamalıdır. "NATO’DA DA ÇOK YAKIN MÜTTEFİKLERİZ" Burada sağlam bir temel üzerinde inşa edebiliriz. Toplumlarımız ve ekonomilerimiz, az önce de söylediğim gibi, çok yakın bağlar içindedir. Aynı zamanda NATO’da da çok yakın müttefikleriz. Türkiye, neredeyse bizi meşgul eden bütün dış politika ve güvenlik politikası konularında çok önemli bir aktördür. Bu temel üzerinde çalışmaya devam edeceğiz ve yeniden bir stratejik diyalog başlatacağız. Güvenlik politikaları alanında daha yakın iş birliği içinde olacağız. Örneğin, daha önce de değindiğimiz Eurofighter uçaklarının alımı konusunda. Tabii ki bu ortaklığın birçok fırsat sunduğunu da belirtmek istiyorum. Örneğin, ulaştırma ve demiryolları konusunda önemli gelişmeler yaşayabiliriz.Birçok açıdan bu yeni jeopolitik durumda daha yakın bir iş birliği içinde olmayı sağduyu gerektiriyor. Bu, her iki tarafın da stratejik çıkarınadır. Türkiye ile Almanya arasındaki olgun bir ortaklık, tabii ki hassas konuları da açık ve güvene dayalı bir şekilde ele almamızı gerektiriyor. Heyetlerimiz arasında ve baş başa görüşmemizde de bunu yaptık.Almanya’nın da onayını verdikten sonra Türkiye’nin 20 Eurofighter uçağını alma kararından dolayı mutluluk duymaktayız. Şu konuda hemfikiriz: Bu uçaklar hepimizin ortak güvenliğine hizmet edecektir. Orta Doğu’daki durumu da ele aldık. Rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkesin ilerleme kaydetmesi çok olumlu gelişmeler. İlk defa kalıcı bir barış umudu var. Sayın Cumhurbaşkanı’na, Türkiye’nin bu süreçte oynadığı rol için teşekkür ettim. Türkiye, Katar, Mısır ve ABD olmasaydı bu süreç gerçekleşemezdi. Bunun için çok teşekkür ediyorum; bunu mümkün kıldığınız için. "TÜRKİYE’Yİ AVRUPA BİRLİĞİ’NİN YANINDA, BU YOLDA İLERLERKEN GÖRMEK İSTİYORUZ" Son olarak, Türkiye’nin Avrupa Birliği perspektifine değinmek istiyorum. Ben ve Federal Hükûmet olarak Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin yanında, bu yolda ilerlerken görmek istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’na, bu konuda Avrupa düzeyinde bir stratejik diyalog arzu ettiğimi ifade ettim. Kopenhag kriterlerine koşul olarak değindik ve bu konuları bundan böyle de ele almaya devam edeceğiz. Misafirperverliğiniz benim için son derece önemli. İlişkilerimizi bundan böyle de derinleştirmeye, geliştirmeye kararlıyız. Çünkü birlikte ilerlersek çok daha fazla başarı elde edebiliriz. Çok teşekkür ediyorum." 'Selamlarımı da ilet’ demişti! Harekete geçildi: Aracına 280 bin TL fark isteyen satıcıya büyük şok...

Yorumlar

Benzer Haberler

Son Dakika Haberleri