'Canı yanan bağırıyor şampiyonun sesi çıkmıyor'

GEREKSİZ ABARTI SERT ELEŞTİRİ Galatasaray, Eyüp önünde zorlandı. Barış Alper’in farkı maçta belli oldu. Bu futbol Avrupa’ya yeter mi? Tek sorun Osimhen’in eksikliği mi? ŞORAY UZUN: Peşinen söyleyeyim bu futbol Avrupa için yetmez! Bireysel yetenek ön plana çıksa da, bu tempo yetmez. Frankfurt’ta yetse de, Bilbao’da ya da Manchester’da yetmez. Sadece Osimhen’in eksikliği değil; Avrupa’da Osimhen de şart Barış Alper de. Hatta tüm takımın vites yükseltmesi şart. Başka türlü olmaz. COŞKUN TÜRK: Ülkenin sorunu gereksiz abartmak, çok sert eleştiri yapmak. Galatasaray ligdeki gereksiz abartıyla Avrupa’da başarılı olamıyor. Bu nedenle yerinde ve yol gösterici eleştiriler yapılmalı. Avrupa’da bu futbolla başarı yine zor. Barış Alper süreci iyi yönetilemedi, ancak sorunu yine Barış Alper çözdü. Sahaya yüreğini koyuyor denilen futbolculara en iyi örnek. Osimhen’in eksikliği tabii ki önemli, ancak Eyüp karşısındaki futbolda o da etkili olamazdı. FAİK GÜRSES: Osimhen ve Barış olmayınca Galatasaray gol yollarında zorlanıyor. Icardi henüz tam randıman veremiyor. TRABZON’UN HEDEFİ TFF VE HAKEMLER Fatih Tekke, “Biz neden hep aynı takımlara kaybediyoruz” derken kimleri hedef aldı? Başkan Doğan’ın “Takımı sahadan çekecektim” sözünü nasıl değerlendiriyorsunuz? COŞKUN TÜRK: Hedef belli. Federasyon ve hakemler. Başkan Doğan’ın da takımı sahadan çekmeyi düşünmesi hakem kararlarıyla ilgili. Bu sorun yıllardır her kulüp tarafından dile getiriliyor. Canı yanan bağırıyor, şampiyon olanın sesi çıkmıyor. Bu her takım için geçerli. FAİK GÜRSES: Trabzonspor resmen hakem kurbanı oldu. Onuachu’nun net golü Ozan Ergün’ün basiretsizliği ve VAR’ın işgüzarlığı sayesinde iptal edildi. Fenerbahçe maçlarında hakem faktörünün devreye girmesi artık bardağı taşırmış durumda. Tekke buna isyan ediyor. ŞORAY UZUN: Takımı sahadan çekmek çözüm değil de, Trabzonspor başkanı Sayın Doğan’ın TFF başkanına sorması gereken bir soru var: “Vakti zamanında Trabzonspor’un hakkını korumak için soyunma odasında hakem kilitliyordunuz, ne oldu da TFF başkanlığınız dönemine eski kulübünüzün hakları böylesine çiğnenirken kılınız kıpırdamaz oldu?” Davut Güloğlu’nun dediği gibi; “Ne oldi saa n’ooldi böyle? Nerde o taş firin erkeği?” TEDESCO BÖYLE KADRO MU GÖRMÜŞ! Tedesco, “Zamana ihtiyacım var demek tarzım değil” dedi. Takımın zamana ihtiyacı olduğu aşikar. Hoca neden böyle konuşuyor? COŞKUN TÜRK: Hocaya ülkenin gerçekleri anlatılmış ve bu yönde açıklama yapması istenmiş. Keşke Mourinho’ya da böyle etki edebilselerdi. Takımın zamana ihtiyacı var ama bu zaman yok! Üst üste maçlar oynayacak ve bu dönemde hep kazanmak zorunda. FAİK GÜRSES: Açıklamayı yapmış, yanıtı da içinde vermiş. Bu kadronun acilen göze hoş gelen futbol ve tatminkar sonuçlarla tanışması lazım. O kadar hoca değişiyor, muazzam kadrolar kuruluyor, futbolu ara ki bulasın. ŞORAY UZUN: Hoca ne yapsın? Belki de hayatının fırsatını yakalamış, o kadar hava atacak tabii ki. Hayatında Fenerbahçe gibi bir kulüp, şu an elindeki gibi bir kadro mu görmüş? Tedesco çok çalışkan biri. Sistemi biraz oturtabilirse bu ligde iş yapar. Özellikle evindeki maçlarda saha ve hakem avantajı olacak. En büyük engeli derbiler. ZENGİN KADRO FAKİR SONUCA DEVAM Fenerbahçe tartışılan kararların verildiği maçta Trabzon’u yendi. Bu galibiyet Tedesco’ya mı, yardımcısı Gökhan Gönül’e mi, taraftara mı, futbolculara mı yazar? COŞKUN TÜRK: Fenerbahçe kazandı, ancak maçın son anlarındaki homurtular dikkate alınmalı. Mourinho’yu hücum futbolu oynatmıyor diye gönderiyorsan gelen hoca ilk maçında gelecek için bir ışık yakmalıydı. Yaktı mı? Hayır. ‘Bu maçı atlatayım, sonra damgamı vururum’ diye düşündüyse beklemek zorundayız. Galibiyet rakibin eksilmesi ve futbolcuların bireysel yeteneğiyle geldi. FAİK GÜRSES: Fenerbahçe’de Mourinho gitti, Tedesco geldi yine değşen bir şey yok. Trabzonspor 10 kişi kalmasaydı Fenerbahçe 3 puanı almakta çok zorlanırdı. Zengin kadro, fakir sonuç devam ediyor. ŞORAY UZUN: Bu galibiyet açık ara hakem (!) Ozan Ergün’e, Riva’daki VAR’a, MHK’ya, en son TFF’ye yazar. Başka da kimseye yazmaz! Kimse kusura bakmasın! Bu saatten sonra yapı diyenlerin kalbini kırarlar. KARTAL’IN PENÇESİ OLDUĞUNU HATIRLATTI Beşiktaş, Başakşehir önünde kazanırken, yeniler öne çıktı. Taraftar umutsuzken şimdi şampiyonluk konuşuluyor. Cengiz, Cerny ve Toure ile şampiyonluk gelir mi? FAİK GÜRSES: Yeniler bir fark getirdi mutlaka. Ancak maç Sergen Yalçın’ın oyuna müdahalesiyle kazanıldı. Rafa ve Abraham’ın oyundan alınışı galibiyeti getirdi. Futbolda risk almazsan daima sonuca katlanırsın. Bu silkiniş taraftarı da umutlandırdı. Şampiyonluk için şimdiden konuşmak çok erken. COŞKUN TÜRK: Sergen Yalçın teşhisi doğru koydu ve hemen harekete geçilmesini istedi. Yapılan transferlerle Başakşehir engelini geçti. Şimdi eldekilerle teknik bilgisini konuşturarak devre arasına kadar en az kayıpla gitmeyi hedefleyecek. Çünkü devre arasında da transferler olacak ve şampiyonluk hedefleniyorsa olmalı. ŞORAY UZUN: Cengiz böyle oynamaya devam edecekse -ki bu mümkün- Fener yönetiminin Mourinho kararını defalarca sorgulaması gerekmez mi? Neyse, konumuz Beşiktaş. Yenilerden ziyade, en büyük yenilik; kulübedeki ruh! Ali Rıza Sergen Yalçın’ın getirdiği, daha doğrusu sadece hatırlattığı siyah-beyaz ruh! Kartal’ın bir pençesinin olduğu. Herhangi bir takımın şampiyonluk mevzusunu konuşmak için çok erken ama Beşiktaş’ın doğru yolda olduğunu çok sevgili dostum Metin Şentürk bile görmüştür. FUTBOLA VERİLEN PARA İLE OKUL MU YAPSAK? Türk sporu, Avrupa’da ve dünyada futbol dışında parlıyor. Basketbol, voleybol ve boksta madalyalar geliyor. Ülke olarak futbola gerektiğinden fazla mı değer veriyoruz? COŞKUN TÜRK: Ülkenin gerçeği bu maalesef. Futbolu da spor olarak düşünebilsek çok şey değişecek. FAİK GÜRSES: Maalesef futbolda kulüpler düzeyinde istenilen durumda değiliz. TFF temsilcilerimiz onca maçı ertelerken, takımların sıradan bile olmayan rakiplerine karşı üstünlük sağlayamamaları hayal kırıklığı oldu. Kadın voleybolu, ve 12 Dev Adam ülke sporunu müthiş temsil ettiler. Milli Takım biraz direniyor o kadar. ŞORAY UZUN: Ülke olarak futbola gereğinden fazla değer verip, gereğinden acayip fazla da para harcıyoruz. Ne bileyim ya, mesela sırıkla atlamaya bu önemin onda birini versek; bir kaç Dünya şampiyonumuz olmuştu. Ülkece neredeyse futbol istifrağ edeceğiz, neredeyse yarım asırdır ortada bir şey yok! Slaloma, Alp Disiplini’ne falan mı yönelsek? Bir de bu top yüzünden birbirimizi kırıp duruyoruz. Bu transfer paralarıyla okul falan mı yapsak ne yapsak?