cupure logo
israiltrumpgazzeisrailinkatarabdgazzedetrumptantepkidolarlık

Son dakika... İsrail'i ne durduracak? Plan: İtaatkâr bir Orta Doğu

Son dakika... İsrail'i ne durduracak? Plan: İtaatkâr bir Orta Doğu
MİLLİYET.COM.TR / ÖZEL - ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun İsrail’e ziyareti ve dün Katar'da düzenlenenİslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi sonrası İsrail tankları Gazze kent merkezine girdi. ABD Başkanı Trump, harekâtı desteklediğini ancak hızla bitirilmesini istedi. Netanyahu’nun önerisiyle onaylanan kademeli işgal planı kapsamında Gazze’de çok sayıda bina vurulurken, esir aileleri yayımladıkları açıklamada yoğun saldırılardan derin endişe duyduklarını, hayatta kalan esirlerin yaşamlarının tehlikede olduğunu belirterek Netanyahu’yu siyasi kaygılar uğruna esirleri kurban etmekle suçladı. 'Gazze yanıyor.' paylaşımında bulunan İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ise, Hamas'ın 'yenilgiye uğratılması' ve İsrailli esirlerin serbest kalmasını sağlamak için ordunun kente 'demir yumrukla' saldırdığını ifade etti. İsrail, Gazze'yi topyekûn işgale başladı! Tanklar bölgeyi ablukaya aldı, Netanyahu'dan ilk açıklama geldi KATAR'DAKİ ZİRVE SONRASI KARA HAREKÂTI BİR MESAJ MI? İsrail'i ne durduracak? Dün Katar'da gerçekleştirilen zirveden sadece birkaç saat sonra Gazze'ye kara harekâtının başlatan İsrail bölge ülkelerine de bir mesaj mı veriyor? Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Fatma Yeşilkuş, Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Anar Ali. ve İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Yeliz Albayrak son gelişmeleri değerlendirdi. İsrail’in Katar’da gerçekleştirilen bölgesel zirvenin hemen sonrasında Gazze’de kara harekâtını başlatmasının İsrail’in bir mesaj verdiğini belirten Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Fatma Yeşilkuş Milliyet.com.tr'ye yaptığı değerlendirmede, 'İsrail’in kara harekâtına girişmesinin, yalnızca Hamas’ın askeri kapasitesini zayıflatmaya yönelik bir operasyonel karar olmanın ötesinde, bölgedeki arabuluculuk girişimlerini yürüten aktörlere ve özellikle Katar gibi Hamas ile İsrail arasında arabuluculuk görevi gören devletlere 'Bizim güvenlik çıkarlarımız söz konusu olduğunda hiçbir devlet, kurum veya arabulucu ülke ayrıcalık veya dokunulmazlık bekleyemez' mesajını içerdiği ortadadır. Bununla birlikte, kara harekâtının Katar zirvesiyle çakışan zamanlaması, bölgedeki aktörlere İsrail’in kararlılığını gösteren bir “güç gösterisi” olarak da okunması gerektiği kanaatindeyim.' dedi. İzmir Balçova'da 2 polisimizi şehit eden 16 yaşındaki Eren Bigül'ün ifadesi ortaya çıktı! Dr. Yeşilkuş, 'Öte yandan, askeri kararlar uzun hazırlık gerektiren süreçlerdir. Bu tür kara harekâtları planlaması haftalar ya da aylar süren bir planlama sonrası başlatılmaktadır. Yani zirveyi takip ediyor gibi görünse de siyasî, lojistik, stratejik hazırlıkların daha önceden yapılmış olması ihtimali yüksek. Çünkü İsrail ağustos ayının başında Gazze’yi kademeli olarak işgal edeceğini duyurmuştu. Dolayısıyla o zamandan itibaren bir planlamanın olabileceğini söylememiz gerekiyor ve önümüzdeki süreçte çok daha şiddetli saldırılara da şahit olabileceğimiz bir süreç önümüzde duruyor.' ifadelerini kullandı. BU SALDIRILAR GAZZE İLE SINIRLI KALMAYACAK Gazze’de kara harekâtına geçilmesinin çatışmanın sadece Hamas-İsrail boyutunda kalmayıp vekil aktörlerin devreye girme ihtimalini de ortaya çıkarabileceğini ifade eden Dr. Yeşilkuş, bunun sebebini ise şöyle açıkladı; 7 Ekim saldırılarında vekil örgütlerin İsrail’e karşı saldırılar gerçekleştirdiğini hatırlıyoruz. Aynı şekilde çatışmayı başka bir eşiğe taşıyan bu kara harekâtı karşısında da vekil örgütlerin İsrail’e saldırılarını artırması mümkün olabilir. Ancak diğer taraftan, İsrail ile bazı Arap ülkeleri arasında 2020’den itibaren normalleşme ve ekonomik iş birliğine dayalı olmak üzere imzalanan İbrahim Anlaşmaları vardı. Şimdi bu operasyonun iki yönlü bir sonucu ile karşılaşmak mümkün. Şöyle ki bu operasyon neticesinde, bölge ülkeleri sertlik ve kararlılık göstererek Hamas’a ya da benzeri örgütlere dolaylı desteğini azaltabilir. Diğer yandan operasyonun yarattığı etki nedeniyle bu ülkeler İsrail ile ilişkilerini dondurmaya başlayabilir ve İsrail bunu engellemek adına saldırıları bölgesel olarak yayabilir. Şunu söylemek gerekir ki, 7 Ekim 2023 tarihinden beri uluslararası toplumun İsrail’e karşı “görmedim, duymadım, bilmiyorum” oynamasıyla bu saldırılar yalnızca Gazze ile sınırlı kalmayacaktır. Zaten bölgede birçok ülke ile çatışma hali içerisinde olan İsrail, bu cepheleri de artıracak gibi görünüyor. İSRAİL'İN PLANI: İTAATKÂR BİR ORTA DOĞU İsrail'in bu saldırgan ve yayılmacı politikalarıyla uluslararası sistemi kilitlediğini belirten Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Anar Ali ise Milliyet.com.tr'ye yaptığı açıklamada,'Bu saldırganlığı durdurabilecek uluslararası mekanizma, söz konusu İsrail olunca devre dışı kalıyor. "Uluslararası Cezasızlık" İsrail saldırganlığını daha da teşvik ediyor. Bu saldırgan politika, bölgesel gerilim ve çatışma risklerini de beraberinde getiriyor.' dedi. Gram altında tarihi rekor! Gözler yarına çevrildi: İşte son tahminler Dr. Ali, özellikle Katar'a yapılan saldırı çatışmanın Körfez bölgesine sıçrama riskini ortaya çıkardığını söyleyerek, 'Katar, küçük ama çok etkili bir ülke. Orta Doğunun "İsviçresi" olarak tanımlayabileceğimiz arabulucu bir ülkeye saldırı gerçekleştirerek bu anlamda kırmızı bir çizgisinin olmadığını göstermiş oldu. Haliyle, dünyanın enerji kaynakları açısından son derece önemli olan Körfez Bölgesi ülkeleri de bu anlamda tedirgin. Ama İsrail, gerektiğinde çatışmayı genişletmek düşüncesinde. Çünkü "itaatkâr bir Orta Doğu" planlıyor ve plana karşı çıkan ülkelere karşı da saldırgan politika izliyor. Katar saldırısı, bunun en somut örneği.' ifadelerini kullandı. Alıntı Metni İSRAİL'İ NE DURDURACAK? ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun 2 gün önce İsrail'i ziyaret etmesi ve bugün kara harekâtının başlamasının çok manidar olduğuna dikkat çeken Dr. Ali, 'Bu gelişme bize, işgal harekâtına ABD desteğinin koşulsuz olduğunu bir kez daha gösteriyor. Gazze'yle ilgili İsrail ve ABD'nin ortaklaşa hazırladığı bir plan söz konusu olduğu gözüküyor. Planın özü şu; Gazze'yi insansızlaştırarak burayı işgal ve daha sonra ilhak etmek. Katar'daki zirve sonuçlarının bir yaptırım getiremeyeceğinin farkında olduğu için İsrail bu kadar rahat saldırgan politika izleyebiliyor. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi bu anlamda etkisiz kalmış durumda. Türkiye, dışında İsrail ile ticari ve diplomatik ilişkilerini askıya almış bir İslam ülkesi maalesef yok. Bu bile bu örgütlerin etkisizliğini gösteriyor. Hem Katar saldırısıyla hem de bu kara harekâtıyla İsrail, sadece bölgesel ülkeler için değil uluslararası hukuk ve sistem için de ne denli bir tehdit olduğunu göstermiş oluyor.' dedi. Ufuk Özkan'a ne oldu, intihar mı etti? Kardeşi son durumu açıkladı 'ULUSLARARASI TOPLUMDAN İZOLASYONU, ASKERİ VE EKONOMİK DESTEĞİN KESİLMESİYLE BAŞKA BİR SÜRECE ŞAHİTLİK EDEBİLİRİZ' 'İsrail’in askeri ve siyasi operasyonlarını kısıtlayabilecek en doğrudan unsur, kendi iç kamuoyu ve siyasi dengeleridir.' diyen Dr. Yeşilkuş da, 'Uzayan kara harekâtı, artan asker kayıpları ve ekonomik maliyetler, İsrail toplumunda hükümete yönelik baskıyı artırabilir. Çünkü İsrail içerisinde de Netanyahu ve kabinesinin bu planlarına karşı olan çok büyük bir kesimin olduğunu biliyoruz. Diğer taraftan, Türkiye çok uzun zamandır uluslararası topluma İsrail ile askeri ve ticari ilişkilerin son bulması yönünde birçok kez çağrıda bulundu. Fakat uluslararası toplum kendi çıkarları doğrultusunda İsrail’in bu saldırılarını kınamaktan öteye gidemedi. Netice itibarıyla İsrail’in uluslararası toplumdan izolasyonu, askeri ve ekonomik desteğin kesilmesiyle biz başka bir sürece şahitlik edebiliriz. En önemlisi ise Amerika Birleşik Devletleri’nin İsrail’in çıkarlarını sorgusuz ve koşulsuz desteklemesi. İsrail’i kim durduracak sorusunun önemli olması kadar “ABD’nin İsrail’e olan katı desteği nasıl son bulacak?” sorusunun da çok önemli olduğunu düşünüyorum.' ifadelerini kullandı. BATI ŞERİA'NIN İLHAK EDİLMESİ GÜNDEMDE 'İsrail, "itaatkâr Orta Doğu" politikasına direnen herkesi hedef alacak.' diyen Dr. Ali, 'Maalesef sadece Gazze ile sınırlı kalmayacak, şu an Batı Şeria'nın bir kısmının da ilhak edilmesi gündemde. Bazı Batı ülkelerinin Filistin devletini tanıma hamlesine karşı bu adımı da atabilir.' şeklinde konuştu. Yunanistan'ı alarma geçiren destek! 'NATO, Türkiye'ye halı serdi' İsrail'in saldırgan politikasının artan bir şekilde devam edeceğini de belirten Dr. Ali sözlerini şöyle tamamladı; Katar saldırısıyla İsrail körfez ve hasım gördüğü ülkelere net bir mesaj verdiğini düşünüyor. Yani Gazze konusunda cılız açıklamalar ve kınamalar dışında İsrail’e yönelik eyleme geçmeleri durumunda benzeri saldırıları onlara da yapabileceğini gösterdiğini düşünüyor. Dolayısıyla, Arap ülkelerinin İsrail’in bu yayılmacılığına karşı askeri ve siyasi anlamda karşı durma imkanı yok. İsrail devletinin yayılmacı politikasını iyi analiz etmek lazım. İsrail ABD’den almış olduğu sınırsız ve koşulsuz destekle Orta Doğu’da hiçbir şekilde organik, büyük ve egemen devletler olmasını istemiyor. Kendisine tehdit oluşturabilecek bütün ülkelere yönelik “Lübnan Modelini” yani etnik ve mezhepsel olarak bölünmüş, ordusu pasifise edilmiş bir ülkeler zincirini dizayn etmek istiyor. ASIL MESELE TERÖRİZMLE MÜCADELE DEĞİL, SOYKIRIM VE İŞGAL İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Yeliz Albayrak da CNN Türk yayınında yaptığı değerlendirmelerde şunları söyledi; "İsrail'in ve Netanyahu hükümetinin sıkıştıkça daha da saldırganlaşacağını sürekli konuşuyoruz. Burada, bu bölgede, Gazze'de tamamen hiçbir şekilde Filistinli kalmayacağı zamana kadar harekâta başladıklarını, Gazze'nin merkezine kadar ulaşmaya çalışıyorlar. İnsanları Refah'tan Mısır'a doğru ya da Han Yunus'ta küçücük bir sahil şeridine göç etmesini istiyorlar. Çok imkanı olmayan, çok kalabalık olan insani şekilde yaşamın hiçbir şekilde mümkün olmadığı ama İsrail tarafından 'insani bölge' diye adlandırılan bölgelere insanları yönlendiriyorlar. Kesinlikle Hamas ile mücadele ettiklerini söylüyorlar. Asıl meselenin terörizm olduğunu zaten yıllardır kendi kendilerine söylüyorlar ama burada meselenin kesinlikle İsrail'in güvenliğiyle ya da İsrail'in Hamas ile terörizmle ilgili olmadığını, tamamen burada işgal planının, soykırım planının artık devreye sokulduğunu maalesef burada görüyoruz. Bir dizi görüşmeler oldu. Rubio ile, Turmp açıklamaları, Netanyahu görüşmeleri vs... Zaten çok kısa süre önce onay almışlardı buradaki tam işgal planı için. Şimdi de artık tamamen uygulamaya koyduklarını görüyoruz. Bu insanlar nereye gidecek derseniz... Hepsi şu anda hayatta kalan aile bireylerin çoğunluğu zaten çoktan kaybetti. Şu anda hayatta kalanlar da kendilerine güvenli bir bölge aramaya çalışıyorlar ama ne gittikleri yol güvenli, ne varacakları yol güvenli bir bölge. Maalesef durum hiç iyi bir yere gitmiyor." İSRAİL'İN BİR DİĞER AMACI İsrail'in kısa vadedeki hedefini açıklayan Dr. Yeşilkuş ise, 'Gazze’de kuzey-güney hatlarını ayırarak idari ve askerî kontrolü sağlamlaştırmak, Hamas’ın tünel ağını imha etmek ve örgütün yönetim kapasitesini yok etmek. Yani yalnızca saldırıp geri çekilmek değil, belli bölgelerde kalıcı askerî varlık tesis etmek de İsrail’in bir diğer amacı. İsrail, Hamas’ın direnişini kırabildiği takdirde Gazze’de kendi yönetimini oluşturmaya ve nüfusun kalıcı olarak Gazze dışına göç etmesini zorlamaya başlayacaktır. Yani, askerî nüfuz alanını genişletmeye devam edecektir ve maalesef Gazze ile de sınırlı kalmayacaktır. Arz-ı mev’ud hayalleri kapsamında kendi sınırlarını daimi olarak genişletme planı içerisinde bulunan İsrail, Gazze’yi olası işgal etmesi durumunda çok daha şiddetli bir tutumla saldırılarına devam ettirecektir.' dedi.

Yorumlar

Benzer Haberler

Dünyadan Haberler