cupure logo
bugünaltınpetrolpiyasasıcezadönem100küreselyönetmeliğindedestek

50 milyar dolarlık pasta ‘Türkiye’yi uçurabilir

50 milyar dolarlık pasta ‘Türkiye’yi uçurabilir
İsmail Şahin / İSTANBUL - Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) bu yıl beşinci kez düzenlediği Global GastroEkonomi Zirvesi’ne hazırlanıyor. 8 Ekim’de İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek ‘Kesişme Noktası’ temalı zirvede, gastronomi ekonomik, toplumsal ve kültürel boyutu ile ele alınacak. TURYİD Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer zirve öncesinde Milliyet’in sorularını yanıtladı: ■ TURYİD olarak gastroekonomi kavramını nasıl tanımlıyorsunuz? Gastroekonomi bizim için yalnızca sofralardaki lezzetlerin üzerinden hesaplanan bir sektörün, endüstrinin ekonomik değerlerinden oluşan bir kavram değil. Bu kavramı üretimden ihracata, turizmden kültürel diplomasiye, şehirlerin markalaşmasından kırsal kalkınmaya kadar çok geniş bir değer zinciriyle ifade ediyoruz. ■ Yeme-içme sektörü ekonomide nasıl bir rol oynuyor? Yeme-içme sektörü 2025 sonu itibari ile 1 trilyon TL’lik büyüklüğe ulaşacak gibi görünüyor. Yaklaşık 2 milyon insan doğrudan bu alanda çalışıyor. Yalnızca TURYİD üyeleri, 150 bin çalışanıyla yılda 200 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlıyor. Yani mesele sadece tüketim değil, ekonominin kalbine yerleşmiş stratejik bir rol oynuyor diyebiliriz. ■ Gastronominin turizme katkısını rakamlarla nasıl özetlersiniz? Dünya genelinde gastronomi turizmi 1.1 trilyon dolarlık hacme ulaşmış durumda. Yiyecek-içecek hizmetleri toplamda 3 trilyon doların üzerinde bir büyüklüğe sahip ve 357 milyon kişiye istihdam sağlıyor. Türkiye de bu dev ekonominin güçlü oyuncularından biri olma yolunda ilerliyor. Eğer gastronomiyi doğru politikalarla kalkınma modeli olarak ele alırsak, turizm gelirlerimizde yeni ve daha büyük bir sıçrama yaratabiliriz. Gastronomi toplam turizm gelirleri içinde yaklaşık yüzde 18-20 arasında bir yere sahip. Bu da direkt 10 milyar dolar civarında bir gelir demek. ■ Bu yılki tema ‘Kesişme Noktası’. Gastroekonomide neler kesişiyor? Aslında söze ‘kesişen her şey’ diyerek başlamak gerekir, çünkü gastronomi sınırları olmayan bir kavram. Bu yılki zirvede de bunun farklı boyutlarını ele alacağız. İklim krizi ile tarım arasındaki bağın sofralarımıza nasıl yansıdığını tartışacağız; çünkü gastronomi turizminde ilerlemek için iyi mahsul şart, aksi taktirde rekabette geri kalırsınız. Coğrafi işaretli ürünlerin yalnızca mutfak değeri değil, kültürel ve bölgesel kalkınmadaki rolü de masada olacak. ■ Michelin rehberinin Türkiye’de devreye girmesi sektöre nasıl yansıdı? Michelin Rehberi kalite barını yükseltti. Tanınma ve ödüllendirme sistemleri şefleri ve yatırımcıları tatlı bir telaşa ve rekabete sürükledi.Artık yalnızca mutfaklarımız değil, hikâyelerimiz de küresel dolaşıma giriyor. ■ Sürdürülebilirlik ve yerel üretim gastroekonominin geleceğinde nasıl bir rol oynayacak? İyi tarım olmadan iyi gastronomi olmaz. Bir taraftan tüketirken bir taraftan onarmalıyız diyoruz. Onarıcı tarım, onarıcı gastronomi, onarıcı turizm. Tüm paydaşların bir arada karar alması ile hayata geçirilecek olan bir model. ■ Türkiye gastronomisi 10 yıl içinde dünyada hangi noktada olabilir? Öncelikle 10 yıl içinde 100 milyon turist hedefini yakalamamız mümkün. Burada önemli olan turizmde ürün çeşitliliğini zenginleştirirken deniz güneş kum üçgeninin yanına yedi bölge ve dört mevsim yararlanabileceğimiz yumuşak güç, kültür turizminin topraktan ve denizden gelen ekonomi ile birleştiği gastronomiyi öne çıkarmak. Bu durumda artık turist başına 1000 dolar hedefinde çıtayı aynen İspanya’da olduğu gibi yükseltmek ve 1250-1500 dolar hedefine yerleştirmek hiç de hayal değil. Zira kültür satın almak isteyen turiste, tarihimizi, yemek kültürümüzü ve geleneklerimizi bugünün yenilikçi yaklaşımları ve sanat ve moda ile bir araya getirip sunduğumuz zaman sosyo ekonomik ve sosyo kültürel seviyesi daha yüksek bir kesim tarafından ilgi görüyor ve satın alınıyorsunuz. Bu da daha farklı ve yeni pazarlar ve daha yüksek gelirler demek. 100 milyar ile 150 milyar dolar arasındaki 50 milyar dolar fark gastronomi merkezli olarak sanat moda, tarih gibi kültürel değerlemizden elde edilebilir. Müthiş bir ekosisteme sahip olan gastronomi sektörü, yirmiden fazla paydaş sektöre dokunması sebebi ile ilave gelecek 50 milyar dolar ek gelirin çarpan faktörü ile ekonomimize sağlayacağı faydaları bu satırlara sığdırmak pek kolay olmayacak. Bizim mutfağımızda tarih ve doğa iç içe ■ Türk mutfağının en güçlü ama en az bilinen yönü nedir? Türk mutfağını yalnızca yemek tariflerinden ibaret göremeyiz. Bu ülkenin coğrafyasının, tarihinin, kültürlerinin ve doğanın iç içe geçtiği bir hafıza katmanı var. Bu yönüyle en güçlü ama en az bilinen yanımız da biyokültürel zenginliğimiz. Karadeniz’in balığından Ege’nin otlarına, Güneydoğu’nun baharatından Orta Anadolu’nun hububatına, Marmara ve Çanakkale boğazları arasındaki mevsim geçişlerinde denizlerde yasanan göç esnasındaki dinamizme kadar olağanüstü bir zenginlik var ve bu zenginlik yalnızca tat çeşitliliği yaratmıyor. Aynı zamanda sağlıklı beslenmeden sürdürülebilir tarıma kadar pek çok alanda fark yaratan bir potansiyeli de barındırıyor. Bizim mutfağımız tarih boyunca farklı kültürlerin katkılarıyla şekillendi. Ve bu çeşitlilikle hem yerel hem de evrensel bir derinlik taşıyor. Bir yandan yabani otların sofralarda kullanılmasını, bir yandan coğrafi işaretli ürünlerin değerinin giderek artması, bir yandan da Anadolu’nun kadim pişirme tekniklerinin modern yorumlarla buluşturulması çok önemli. Tüm bunlar mutfağımızın güçlü ama bir o kadar da az tanınan yönleri. Dünyada bu kadar köklü bir hafızaya sahip olmasına rağmen yeterince tanınmaması bizlerin de en önemli gündem maddesi. Kolektif bir strateji gerekli ■ Gurme turizminin potansiyelini tam anlamıyla kullanabiliyor muyuz? Potansiyelimiz çok yüksek. Ama gerçekçi olmalıyız; Avrupa’daki yaşlanan turist profili, güvenlik hassasiyetleri ve bölgesel belirsizlikler etkili oluyor. Bir de üzerine fiyat algısı eklenince tablo karmaşıklaşıyor. Burada kritik olan şey, bu algıyı kolektif bir stratejiyle yönetebilmek, kamu ve özel sektör ve yerel medya ve sosyal medya hep birlikte, ülkemiz için.

Yorumlar

Benzer Haberler

Ekonomi Haberleri