cupure logo
serdarekimerdoğanavukathayatınıöktemkaybettiyılcumhurbaşkanıhayatını kaybetti

Bakan Memişoğlu: 'Organ bağışı artık e-Devlet’ten yapılabilecek'

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu,NTV canlı yayınında konuştu.Memişoğlu, artık organ bağışının E-Devlet ve E-Nabız üzerinden elektronik ortamda yapılabildiğini belirterek, “Eskiden kağıt ve şahit gerektiren işlemler şimdi vasiyet niteliğinde elektronik beyanla yapılabiliyor. Bu sistem bağışın hem kolay hem de güvenilir hale gelmesini sağladı.” ifadelerini kullandı. Bakan Memişoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle; Öncelikle belirtmek isterim ki bir organ bağışı, bir insanın hayatını kurtarmaktır. Bugün Türkiye’de organ yetmezliği nedeniyle organ bekleyen yaklaşık 32.500 vatandaşımız bulunuyor. Bu kişilerin yaşam kalitesi ve beklentileri maalesef iyi durumda değil. Organ bağışı bu nedenle son derece önemli. Türkiye, organ nakli cerrahisi ve tıbbi hizmetler açısından sadece kendi vatandaşlarına değil, pek çok yabancı ülkeye de destek verebilecek düzeydedir. Hâlihazırda yılda 5.000’in üzerinde organ nakli ameliyatı gerçekleştiriyoruz. Ancak bu ameliyatların büyük bir kısmında canlı vericiden alınan organlar kullanılıyor; oysa bağışlanmış, kullanıma hazır organlarımızın da değerlendirilmesi gerekiyor. Bu nedenle bağış sürecini kolaylaştırmak ve işlemleri teknik olarak daha uygun hâle getirmek üzere kanunda değişiklik yaptık. İlginizi Çekebilir "ORGAN BAĞIŞI ARTIK E-NABIZ VE E-DEVLET'TEN YAPILABİLİYOR" Eskiden organ bağışı işlemleri kağıt, nüshalar veya şahit gerektirebiliyordu; şimdi ise vatandaşlarımız E-Devlet ve E-Nabız üzerinden, vasiyet niteliğinde elektronik bir bildirimle organlarını bağışlayabiliyorlar. Elektronik ortamda yapılan bu beyan, kişinin vasiyeti olarak kabul ediliyor; kişi ile ilgili uygun bir durum oluştuğunda organlar kullanılabiliyor. Bu, bağışın hem kolaylaşması hem de güvenilirliğinin artması açısından çok önemli. Ayrıca bir kolaylık daha getirdik: Birinci derece yakınlarınız, sizden sonra organ ihtiyacı olursa bekleme listesinde öncelik kazanabiliyor. Böylece hem bağışçıya hem de ailesine olası bir fayda sağlanmış oluyor. Organ bağışındaki önceliklerle ilgili yeni adımlar da atıldı. Bağış yapmış olanlara bazı avantajlar sağlanıyor. Bir diğer önemli husus ise “geri dönülmez aşama” olarak tanımlanan beyin ölümü kriteridir. Bir kişinin beyin ölümünün tıbben kesinleşmesi (ultrason, EKG, beyin fonksiyon testleri vb. ile) sonrasında organ bağışı süreçleri başlatılmaktadır. Elektronik sistemde bağış beyanı mevcutsa aileye bilgi verilir ve bağış değerlendirilir; bununla birlikte kişinin bağış beyanı yoksa aile, organı bağışlayabileceklerini beyan ederse organ kullanılabiliyor. Organ bağışı zor ve duygusal bir karardır; ailelerle yaşanan süreçler her zaman hassastır. Ancak toplumu aydınlatmak istiyoruz: Organ ekipleri ile tedavi ekipleri tamamen ayrıdır ve birbirlerinden habersiz çalışırlar. Organ kullanılabilirliği ve beyin ölümü tespitinden sonra organ ekipleri devreye girer; aileye süreç ayrıntılı şekilde anlatılır. Bu nedenle kimsenin “tedavi edilmeyip organ alınacak” şeklinde bir tedirginliği yaşamaması gerekiyor. Son olarak şunu tekrar vurgulamak isterim: Biz özverili bir toplumuz. Bir kişinin hayatını kurtarmak büyük bir insanî erdemdir. Toprağa gömülecek organlarımızı, ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırarak hayat kurtaralım. Bugün 32.500’ün üzerinde insan organ bekliyor, lütfen bağışı düşünen vatandaşlarımız E-Devlet veya E-Nabız üzerinden bu adımı değerlendirsin. Şener Üşümezsoy'dan 'Büyük Marmara Depremi' sorusuna çarpıcı yanıt! "400 km gerekli" "ÜNİVERSİTE HASTANELERİ DESTEKLENMELİ" Biz Sağlık Bakanlığı olarak, sağlık hizmetinin sunulduğu her yerde bu hizmetin en iyi şekilde yapılması ve milletimizin memnun olması için; aynı zamanda oradaki çalışanların da memnuniyeti için çalışıyoruz. Sadece hizmetin değil, sağlıkla ilgili üretilen teknolojinin, ilacın, eczacılığın, diş hekimliğinin nerede varsa ve hangi alanda olursa olsun özel sektör, kamu, üniversite hastanesi, vakıf fark etmeksizin hepsinin daha iyi sağlık hizmeti vermesi için organize olmuş, bu mantıkla çalışan bir bakanlığız. Yani biz sadece kamu hastanelerinin bakanlığı değiliz; biz bütün sağlık sektörünün bakanlığıyız. Bu nedenle ister üniversiteler, ister özel sektör, ister üreticiler, ister ilaç sektörü olsun hepsinin daha iyi, daha verimli ve daha mutlu şekilde sağlık hizmeti vermesi için uğraşıyoruz. "SON BİR YILDA RANDEVU BEKLEME ORANLARINI YÜZDE 82 ORANINDA AZALTTIK" Bu çerçevede, merkezimize aldığımız randevu sistemimiz aslında çok iyi bir sistemdir. Ancak bu sistemin bazı düzenlemelere, bazı yeniliklere ihtiyacı vardı. Bunları da hayata geçirdik. Şöyle bir bilgi de vermek isterim: Son bir yılda randevu bekleme oranlarını %82 oranında azalttık. Bugün bazı branşlarda, bazı illerde hâlâ sıkıntılar olsa da bu büyük bir çabadır. Ne çabasıdır? Aile hekimliklerini güçlendirdik, ilaç yazılım süreçlerini geliştirdik. Yaklaşık 70’in üzerinde mevzuat değişikliği yaptık. Kanun ve yönetmelik dahil. Böylece sistemi regüle ettik ve atamalarımızı da buna göre planladık. Ancak üniversite hastaneleri, daha fazla güçlendirilmesi ve desteklenmesi gereken kurumlardır. Çünkü orada hem öğretim üyelerimiz görev yapıyor hem de gelecekte sağlık hizmeti sunacak öğrencilerimiz yetişiyor. Bu nedenle üniversite hastanelerini kuvvetlendirmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Bu kapsamda artık atamalarımızı üniversite hastanelerine de yapıyoruz. Eskiden mecburi hizmet atamalarını daha çok kamu hastanelerine yapardık, şimdi üniversiteler de dahil ediliyor. Üniversitelerin hem mali açıdan hem de işleyiş bakımından daha iyi konuma gelmeleri için Yükseköğretim Kurumumuzla birlikte çalışıyoruz. Meteoroloji'den 55 ilde alarm! Vatandaşlara SMS gönderildi: 3 gün sürecek "İSTEYEN ÜNİVERSİTELER, MERKEZİ HASTA RANDEVU SİSTEMİ’Nİ ORTAK KULLANABİLECEK" Kısa vadede şöyle bir adım da attık: İsteyen üniversiteler, Merkezi Hasta Randevu Sistemi’ni ortak kullanabilecek. Şimdilik bu sisteme iki üniversite dahil oldu: Yozgat Bozok Üniversitesi ve Denizli Pamukkale Üniversitesi. İki üniversite daha bu sisteme katılmak istiyor. Böylece üniversitelerdeki öğretim üyelerimizden, hocalarımızdan da Merkezi Randevu Sistemi üzerinden randevu alınabilir hale geldik. Ancak bu randevu süreci aile hekimlerimizin yönlendirmesiyle işleyecek. Yani vatandaşlarımız, aile hekimleri uygun gördüğü takdirde üniversitelerdeki hocalarımızdan randevu alabilecek. Bugün Konya Selçuk Üniversitesi ve Isparta’daki üniversitemiz ile görüşmelerimiz sürüyor. Hangi üniversitemiz isterse bu sisteme dahil olabilecek. Üniversiteler sağlık uygulama ve araştırma merkezleri oldukları için, taleplerini değerlendiriyor ve biz de buna göre hareket ediyoruz. "BİZ, SAĞLIK BAKANLIĞI OLARAK BÜTÜN SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN BAKANLIĞIYIZ" İhtiyaç duyulduğu her durumda, Sağlık Bakanlığı olarak bütün altyapımızı üniversite hastanelerinin ve özel sektörün hizmetine sunmaya hazırız. Çünkü biz her zaman söylüyoruz: Biz, Sağlık Bakanlığı olarak bütün sağlık sektörünün bakanlığıyız. Şener Üşümezsoy'dan 'Büyük Marmara Depremi' sorusuna çarpıcı yanıt! "400 km gerekli" AİLE HEKİMLERİ Aile hekimliklerimizde randevu oranları yükselmeye başladı. Ancak şunu net olarak söylüyorum: Bizim önceliğimiz, aile hekimliklerimizi güçlendirip, hastaların %70-80’inin ihtiyaçlarını birinci basamakta karşılayabilir hale gelmesini sağlamaktır. Gerçekten ihtiyacı varsa, aile hekiminden sonra hastaneye gitmesini önereceğiz insanlara. Bunu da istiyoruz. Çünkü kişi, hastanedeki doktora gidene kadar, eğer aile hekimi mahallesinde, yakınında problemini çözebilir hale getirilmişse, hastaneye gitme ihtiyacı duymayacaktır. Hatta şöyle bir uygulama da yapıyoruz: Aile hekimliklerine, randevu alınmasında zorluk yaşanan bazı branşlarda görev yapan hocalarımızla birlikte eğitimler veriyoruz. Bu eğitimlerde hangi hastaların hastanelere yönlendirilmesi gerektiğini, hangilerinin ise yerinde tedavi edilebileceğini aile hekimlerimize öğretiyoruz. Gerçekten aile hekimliği çok stratejik ve çok önemli bir konudur. Çünkü burada, kişinin bütün geçmişini, tüm hastalıklarını birebir takip eden bir hekimden bahsediyoruz. Bu sistemi toplumun daha etkin kullanma alışkanlığını artırmaya çalışıyoruz. İkinci olarak, sadece “aile hekimlerini kullanın” diyemeyiz; aile hekimlerinin imkânlarını da artırıyoruz. Bugün, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun desteğiyle 1.658 ilaç artık aile hekimleri tarafından yazılabilir hale geldi. Bu çok önemli bir gelişme. Eskiden sadece hastanelerde yazılabilen bu ilaçlar, artık aile hekimliklerinde de reçete edilebiliyor. Aile hekimlerini randevu alınabilir hale getirdiğimiz gibi bir yenilik daha yaptık. Aile hekimi, eğer hastasının gerçekten hastaneye gitmesi gerektiğini düşünüyorsa, yönlendirdiği doktora elektronik sistem üzerinden bilgi notu gönderebiliyor. Aynı şekilde, hastanedeki doktor da hastayı gördükten sonra, “Şu tedaviyi uyguladım, şu işlemleri yaptım.” gibi bilgileri aile hekimine yine elektronik sistem üzerinden iletebiliyor. Böylece birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerini tam anlamıyla entegre hale getirmeye çalıştık. "BİZ 'SAĞLIKLI TÜRKİYE YÜZYILI' VİZYONUYLA HAREKET EDİYORUZ" Tüm bu çalışmalar, vatandaş memnuniyetini beraberinde getirdi. Cumhurbaşkanımızın da sıkça vurguladığı gibi, biz “Sağlıklı Türkiye Yüzyılı” vizyonuyla hareket ediyoruz. Üreten, koruyan ve geliştiren bir sağlık sistemini ortaya koymaya çalışıyoruz. İnsanların hastalanmadan sağlıklı kalmalarını istiyoruz. Bu bizim için stratejik bir hedeftir. Neden mi? Çünkü biz ülke olarak dünyanın en iyi sağlık hizmetlerinden birini veriyoruz. Ancak “Sağlıklı bir toplum muyuz?” diye sorduğumuzda, toplum sağlığını geliştirmemiz ve korumamız gerektiğini görüyoruz. Bedenimiz bize emanettir; onu korumalı ve koruma yöntemlerini öğrenmeliyiz. Bu nedenle sağlıkta, “koruyan” dediğimiz alanda paradigmayı değiştirdik. Eskiden koruyucu sağlık hizmetlerinde insanların bize gelmesini bekliyorduk; yani vatandaş aile hekimliğine veya sağlık yaşam merkezine gelsin diyorduk. Artık bu anlayışı tersine çevirdik. Proaktif bir yaklaşımla insanların ayağına gitmeye başladık. Vatandaşlara koruyucu sağlığı, bedenini nasıl sağlıklı tutacağını ve onu koruma yöntemlerini öğretmeye çalışıyoruz. RANDEVULARDA SORUN VAR MI? Birkaç branş bazı illerde sorun yaşıyor. Ben topluma şunu söyleyeyim; bizim esasında randevu sorunumuz yok. Siz aile hekimine gittiğiniz zaman, eğer gerçekten ihtiyacınız varsa, aile hekimlerinin kontenjanları hala dolmuş değil. Aile hekimleri sizinle ilgili istediği branşta, istediği hastaneden randevu alabilir halde. Şu anda 75 ilde bütün branşlarda aynı gün randevu veriyoruz. Beş-altı ilimizde birkaç branşla ilgili yeniden personel planlamasını yapacağız. O illerde de aile hekimine gittiğiniz zaman kontenjanlar hala boş. Güllü'nün kızı Tuğyan Ülkem ilk kez canlı yayına katıldı: Yasaklı madde... "MR VE TOMOGRAFİ RANDEVULARI İLE İLGİLİ ÇALIŞMA YAPILIYOR" MR ve tomografi ile çalışma yapıyoruz. Bu ülkede 25 milyon MR, 30 milyon tomografi çekilmiş. Biz bunlarla ilgili aynı zamanda isteklerin optimizasyonunu da yapmak istiyoruz. Millet tomografiyi, MR'ı çok rahat çekiyor esasında. Randevularda dört-beş günü geçmiyor. Ama bazen kardiyolojik MR'larda veya mamografide randevu sorunları yaşıyoruz. Bunlarla ilgili çalışma yapıp, en kısa sürede çözeceğiz. "TÜRKİYE'NİN YÜZDE 30'U İDEAL KİLOSUNDA" Bugün meydanlarda vatandaşlarımızın boy-kilo ölçümlerini yapıyor, sigara bırakma programlarını mobil sağlık ekipleriyle yürütüyor, aile hekimlerinin kendi nüfuslarındaki kronik hastalık risklerini örneğin diyabet, hipertansiyon gibi, erken dönemde tespit etmelerini sağlıyoruz. Çünkü amacımız, hastalık ortaya çıkmadan, hasar vermeden, fark edilmeden önce yakalamaktır. Türkiye'nin yüzde 30'u ideal kilosunda. Yüzde 70'e yakın insan kilolu. Yüzde 70'in de yüzde 26'sı çok kilolu ise bu sağlıklı bir toplum demek değildir. Bunun nedenlerini tartışabiliriz ama sağlıklı bir toplum için önce toplumun bilincini artırmamız gerekiyor. Yaşlanma riski olan bir toplumdan bahsediyoruz. 16 BİN 800 KİŞİYE ERKEN KANSER TEŞHİSİ KONULDU Kanseri erken fazda yakalarsanız tedavi edilebilir. Kanser, hücrenin anormal büyümesidir. Erken yakaladığınız zaman tedavi edebiliyorsunuz. Bizim için en önemli şeylerden bir tanesi kanser taraması. 15 milyon insanımıza 40 milyona yakın SMS attık ve tarama yaptık. 16 bin 800 insana erken kanser teşhisi koyduk. "2026'DA YENİDEN SÖZLEŞMELİ SAĞLIK PERSONELİ ALIMI YAPACAĞIZ" 2025'te toplamda 35 bin kişi atanacak. İlk aşamasını yapmıştık, şimdi de ikinci aşamasını yapacağız. İhtiyaçlarımız neyse ona göre alıyoruz. Fazlasını alıp, çalıştırmadıktan sonra bir anlam ifade etmez. 2026'da yeniden alım yapacağız, 2025'te yeniden alım yok. RİSK GRUPLARI, ÇOCUKLAR VE 65 YAŞ ÜZERİ VATANDAŞLAR İÇİNGRİP AŞISI ÜCRETSİZ Grip aşılarında sıkıntımız yok. 65 yaş üzerindekileri ve 5 yaş altındaki çocukların grip aşılarını ücretsiz yapıyoruz. Kronik hastalığı olanlar, riskli olanlara ve sağlık çalışanlarımıza ücretsiz aşı yapıyoruz. Galatasaray'da Singo'nun sözleşmesindeki madde ortaya çıktı! Çılgın bonservis planı

Yorumlar

Benzer Haberler

Son Dakika Haberleri