cupure logo
başkanıotomobilerdoğanyaralıchpcumhurbaşkanıkaybettiyılgazzedekararı

Kasapoğlu'ndan ABD ziyareti değerlendirmesi: İnsani duruş, ekonomik vizyon, stratejik ortaklık

Kasapoğlu'nun gözlemleri şu şekilde:Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun yüksek düzeyli haftasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önce vicdanın kürsüsünde konuştuğunu, ardından ekonominin masasında verileri ve hedefleri ortaya koyduğunu ifade eden Kasapoğlu, "Washington’da ise müttefiklik hukukunun gerektirdiği teknik başlıkları kararlılıkla ele aldı. Bu seyirde atılan her adım, Türkiye’nin hem insani duruşunu hem de stratejik kapasitesini aynı resimde buluşturdu" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM Genel Kurulu hitabının, Gazze’deki çözümsüzlüğün giderilmesi yolunda meseleyi daha güçlü bir boyuta taşıdığını vurgulayan Kasapoğlu, "Cumhurbaşkanımız, iki yıla yaklaşan insani felaketi rakamların soğukluğuna hapsetmeden, hukuk ve vicdan terazisinde anlattı. Ateşkesin tesisi, insani yardımlara kesintisiz erişimin sağlanması ve insan hakları ihlallerine karşı caydırıcı mekanizmaların işletilmesi çağrısını bir kez daha açık ve net bir dille yaptı" ifadelerini kullandı. İlginizi Çekebilir Kalıcı barışın formülünün, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulmasından geçtiğini bir kez daha hatırlatan Kasapoğlu, "Bu söz bir tespit değildir. Takvime bağlanması ve denetlenmesi gereken hayati bir adımdır. Gazze’de yaşananlara karşı ilkesel netlik hiç vakit kaybetmeden ortaya konmalıdır. İnsanlığın gereği budur" değerlendirmesinde bulundu. Kasapoğlu, bu ilkeli duruşun "Filistin Meselesine Çözüm ve İki Devletli Çözüm Konferansı"nda da korunduğunu, Netanyahu hükümetinin ilhak ve sürgün siyasetinin bir kez daha ifşa edildiğini kaydetti. Kasapoğlu, uluslararası topluma şu çağrıyı iletti: "Uluslararası toplum ya hukuku işletir ve adımı takvime bağlar ya da yeni utanç sayfalarının açılmasına seyirci kalır. Türkiye, bu gidişatı değiştirmek için hem vicdani hem de hukuki bir hat kurdu ve Sayın Cumhurbaşkanımızın ağzından bu hattın gereğini yerine getirdi." "DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR" VE BM REFORMU Birleşmiş Milletler kürsüsünde yalnızca Gazze'nin konuşulmadığını, sistemin bizzat kendisinin de masaya yatırıldığını belirten Kasapoğlu, “'Dünya beşten büyüktür' vurgusunun sistemin açmazlarını ifade eden en net eleştirilerden biri olduğunu" söyledi. Kasapoğlu, "Veto düzeni kararları kilitleyip çifte standardı meşrulaştırmaya devam ederse, sonuç yeni Gazze’ler, yeni utanç vesikaları, yeni soykırımlar olacaktır. Bu nedenle Türkiye, 'güçlünün hukukuna' değil 'hukukun gücüne' dayanan bir düzen talep ediyor" dedi. EKONOMİ DİPLOMASİSİ VE YATIRIM İKLİMİ VURGUSU Diplomasinin yumuşak güç boyutunun da etkin bir şekilde hissedildiği ziyarette, Rockefeller Center’daki TASC buluşmasında Türk-Amerikan toplumunun dinamizminin öne çıktığını ifade eden Kasapoğlu, Türkevi’nde iş dünyasıyla gerçekleşen yuvarlak masa toplantısında ise ekonomi diplomasisinin dilinin berraklaştırıldığını vurguladı. Kasapoğlu, "Amerikan iş insanları adeta Türkevi’ne akın etti. Sayın Cumhurbaşkanımız çok uluslu şirketlerin CEO’larıyla ve üst düzey yöneticileriyle pek çok önemli görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmeler, Türkiye’nin bölgesindeki yatırım üssü olma halini pekiştirirken, yatırım ekosistemine olan teveccühü de ortaya koydu" diye konuştu. 2019’da belirlenen 100 milyar dolarlık ticaret hedefinin somut bir menzil halini aldığını, Orta Vadeli Program hedefleri, yeşil ve dijital dönüşüm adımları, lojistik kapasite ve tedarik zinciri avantajlarının yatırımcıya güven veren bütüncül bir çerçevede sunulduğunu aktaran Kasapoğlu, "Savunma, enerji, siber ve uzay ekosistemlerinde karşılıklı yatırımların ve ortak üretimin öne çıkması, 21. yüzyılın rekabet başlıklarına Türkiye’nin hazırlıklı girdiğini gösterdi" ifadelerini kullandı. WASHİNGTON AYAĞI: STRATEJİK MÜTTEFİKLİK DERİNLEŞTİ Ziyaretin Washington ayağının ise bu çerçevenin tamamlayıcı unsuru olduğunu belirten Kasapoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki Beyaz Saray görüşmesinin ikili ticareti büyüten kalemlerin ötesine geçtiğini kaydetti. Kasapoğlu, "Ele alınan savunma tedariki ve modernizasyonu, teknik dosyaların çözüm takvimi, sivil havacılıkta iş birlikleri, enerji güvenliği ve yeni yatırımlar, NATO içinde yük paylaşımını rasyonelleştiren, bölgesel caydırıcılığı artıran ve tedarik zincirlerini güvenceye alan stratejik sütunlar olarak öne çıktı" değerlendirmesinde bulundu. "BÜTÜNCÜL TAVIR VE STRATEJİK AKTÖRLÜK" Kasapoğlu, değerlendirmesini şu sözlerle tamamladı: "Bu önemli haftayı geride bırakırken, dikkat edilmesi gereken en önemli hususun Türkiye’nin dış politikada ortaya koyduğu bütüncül tavır olduğunu ifade etmem gerekir. Gazze meselesinden ABD ile ekonomik ilişkilere, Birleşmiş Milletler sistemine yöneltilen eleştirilerden ikili işbirliği başlıklarına kadar uzanan geniş yelpaze, aslında aynı resmin parçalarıdır. Türkiye, yalnızca mazlumların sesi olmayı değil, aynı zamanda küresel düzenin meşruiyetini savunmayı ve istikrarın tesis edilmesini de üstlenmiştir. Bu da hem vicdanın hem de aklın aynı anda konuştuğu bir diplomasi tarzını göstermiştir." "Sonuç olarak bu haftadan çıkarılacak ders şudur: Türkiye’nin sesi bir çağrı olduğu kadar, bir yol haritası, bir plan ve bir vizyon ifade etmektedir. Gazze’de adalet, BM’de adil temsil ve Türkiye–ABD hattında karşılıklı faydaya dayalı ortaklık, aynı çerçevenin birbiriyle konuşan parçaları haline geldi. Küresel belirsizlikler çağında herkesin gözü karar veren ve yol açan Türkiye’ye çevrildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın yoğun diplomasi trafiği ise bir kez daha gösterdi ki; Türkiye yön veren stratejik bir aktör olarak tarihteki yerini alıyor."

Yorumlar

Son Dakika Haberleri