cupure logo
karcumhurbaşkanıekimerdoğankazahayatınıgazzeyaralıkaybettifeci

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Gazze’de ateşkes 'İnsanlık Cephesi'nin zaferi

Kurtulmuş, Azerbaycan, Pakistan ve Türkiye Üçlü Parlamento Başkanları Toplantısı'na katılmak üzere bulunduğu Pakistan'da TRT Haber canlı yayınında soruları yanıtladı. Çok verimli bir toplantı gerçekleştirdiklerini aktaran Kurtulmuş, 2021'de Bakü'de yapılan üçlü zirvenin ardından bugün 3. toplantıyı gerçekleştirdiklerini söyledi. Müebbetten özgürlüğe! Gazze'de tarihi anlar: İsrail esaretinden 22 yıl sonra kurtuldu Üç ülkenin iyi ilişkilere sahip olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Her alanda mükemmel ilişkiler var. Hükümetler arasında da çok güzel ilişkiler var. Bu ilişkilerin parlamentolar düzeyinde de artırılması, sürdürülmesi, geliştirilmesi için bu mekanizmanın kuvvetli çalıştırılması lazım. Bu üçüncü temasın çok faydalı olduğunu görüyorum. Bu toplantıdan sonra her alanda, özellikle parlamenter diplomasi alanında 3 ülkenin de çok büyük katkılar sunacağına inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu. Bir soru üzerine "Barış için Şarm el-Şeyh Zirvesi" hakkında değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş, Azerbaycan, Pakistan ve Türkiye'nin kurucusu olduğu, "Filistin'i Destekleyen Parlamentolar Grubu" adında uluslararası bir mekanizma kurduklarını anımsattı. Grubun şu an 14 üyesi olduğunu aktaran Kurtulmuş, "İnşallah önümüzdeki yıl düzenleyeceğimiz Parlamentolar Arası Birlik Genel Kurulu marjında belki 30-40 ülkenin katılacağı çok daha geniş bir platform haline bunu getireceğiz. Yine İstanbul'da yapılacak bu toplantıda da ikinci adımı atmayı öngörüyoruz." dedi. Bazen yaşanan olayların ne kadar büyük, tarihi ve insanlığın tamamını ilgilendiren meseleler olduğunun yeterince kavranamadığını vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti: "İNSANLIK DIŞI BİR KATLİAMLA, SOYKIRIMLA KARŞI KARŞIYA KALDIK" "Gözümüzün önünde bir şey oldu. 7 Ekim'in hemen arkasından başlayarak bugüne kadar, ümit ederiz ki burada da biter, insanlık tarihinin gördüğü en büyük insanlık suçları işlendi. Büyük bir soykırım işlendi. Hatta o kadar ağır bir soykırım ki kaç kişinin öldüğüne dair sağlam bir istatistik bile elimizde yok. Yani 70 bin civarında olduğu söyleniyor ama Francesca Albanese de 'en az 640 bin kişi' diyor. Hala enkazların altında, yıkıntıların altında çok sayıda insanın var olduğu biliniyor. Ayrıca belki insanlık tarihi boyunca çok nadir görülen, açlığın bir silah olarak kullanılması meselesiyle karşı karşıya kaldık. Camiler yıkıldı, kiliseler yıkıldı, okullar yıkıldı, hastaneler yıkıldı. Hatta öylesine hain bir şekilde bunlar yapıldı ki acil servisleri ya da yoğun bakım ünitelerinin elektrik tesisatları bile bombalandı ki oradaki o ölüm döşeğindeki insanlar ölsünler diye. Bu kadar hain, bu kadar alçak, bu kadar insanlık dışı bir katliamla, soykırımla karşı karşıya kaldık." Kurtulmuş, Filistin'de yaşananların sadece "Netanyahu ve çetesinin" problemi olmadığını, bütün dünyanın ortak bir sınavı olduğunu söyledi. "İNSANLIK CEPHESİNİN ZAFERİ" İnsanları üçe ayırdığını aktaran Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir kısmı Netanyahu ve ona kayıtsız şartsız destek verenler. Onlar gerçekten insanlık düşmanı olduklarını, insanlığa karşı işlenen suçları bilerek, isteyerek işlediklerini ortaya koydular. İkincisi 'ama, fakat' diyerek açıktan Netanyahu'nun yanında yer almasa bile ona uluslararası alanda meşruiyet sağlayabilecek sözler söyleyenler. Üçüncüsü ise insanlık cephesi. Biz ilk günden beri bunu söylüyoruz, 'dili, dini, rengi, ırkı ne olursa olsun bu büyük bir insanlık suçudur.' Ayağa kalkan, hatta ve hatta en başta hükümetlerine rağmen sokağa çıkarak on binlerce, yüz binlerce insanla Filistin halkının yanında yer alan bir büyük insanlık cephesi. Hiç şüphem yok ki bugün Gazze'de bir ateşkesin sağlanmış olmasının, Netanyahu'nun bombalamaktan vazgeçmeye ikna edilmiş olmasının, belki bir barış anlaşmasına yanaşmaya ikna edilmiş olmasının arkasında bir numaralı etken insanlık cephesidir. Eğer New York'un, Londra'nın, Washington'un, Berlin'in, Cenevre'nin, Brüksel'in sokaklarında, Dublin'in sokaklarında insanlar sokaklara çıkıp 'lanet olsun bu soykırıma' demeselerdi, insanlığın yanında yer almasalardı muhtemelen bu sonucu elde edemeyecektik." İlk zamanlarda İsrail'in adı geçtiği zaman herkesin "korkudan tir tir titrediğini" Türkiye'den başka hiç kimsenin uluslararası konsorsiyumlarda, toplantılarda Filistin halkının sorunlarını dile getiremediğini ya da onları savunmadığını hatırlatan Kurtulmuş, Türkiye'nin her platformda Gazze'nin yanında yer aldığını, "Gazze diplomasisi" denilebilecek bir diplomasiyi ortaya koyarak Filistin halkına destek olduğunu anlattı. Filistin'i savunmanın inançları gereği olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "bazı örümcek kafalıların itirazına rağmen" bunu söylediklerini ifade etti. Numan Kurtulmuş, "Filistin meselesi Türkiye için milli bir meseledir, aynen Kıbrıs gibi milli bir meseledir, aynen Batı Trakya gibi milli bir meseledir. Biz buna başından beri sahip çıktık ve kendimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirdik, tarihe karşı sorumluluğumuzu yerine getirdik. Ben büyük bir sınavın insanlık tarafından yaşandığını düşünüyorum ve burada inşallah anlaşma tam manasıyla sürdürülür. Batılı ülkelerin destekleriyle de özellikle Trump'ın baskısıyla Netanyahu dizginlenebilir." dedi. Filistin'i tanıyan ülke sayısının arttığına işaret eden Kurtulmuş, "İnsanlık cephesinin öyle büyük bir baskısı oldu ki kendi halklarından korktukları için Filistin Devleti'ne destek olmak, onu tanımak zorunda kaldılar. Hele hele Netanyahu'nun Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda neredeyse birkaç ülke dışında bütün dünya devletleri tarafından protesto edilmesi ve salonun bir anda boşalması insanlık cephesinin büyük bir zaferidir." ifadelerini kullandı. Nihai bir barışın kalıcı olmasını dileyen Kurtulmuş, insani yardımların süratle ulaştırılması ve Filistin halkının yaşadığı ağır şartların ortadan kaldırılması gerektiğini aktardı. Filistin davası için yeni bir dönemin başladığını vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti: "Netanyahu ve onu destekleyenler, 'Biz, tamam barışı yaptık, elimizi yıkayıp bu katliamdan, soykırımdan çıkabiliriz.' diyemezler. Çünkü Netanyahu ve çetesinin üzerinde bu kadar çok haksız yere öldürülmüş sabi çocukların, yaşlı insanların, kadınların, çaresizlerin, biçarelerin kanı vardır. Tenlerine sinmiştir, içlerine sinmiştir. Uluslararası camia, bu baskıyı sürdürmeli inşallah, hem bunları ateşkese ve kalıcı barışa zorlamalı hem de uluslararası mahkemelerde Netanyahu ve çetesinden hesap sorulmalıdır." ABD Başkanı Trump'a İsrail Meclisi'nde protesto şoku! 'Filistin'i tanı'

Yorumlar

Benzer Haberler

Son Dakika Haberleri