cupure logo
sahtekararıünlüaldıortayagüngeliyoryapaytarihtürkiye

Yeni teori uzaylı arayışını kökten değiştirebilir

Uzayda yaşam ve yaşanabilir başka gezegenler arayışı yıllardır devam ediyor. Uzayın sonsuzluğu göz önüne alındığında henüz samanlıkta iğne kadar bir alanı gözleyebiliyor olsak da insanoğlu uzun süredir gözünü uzaya dikmiş durumda. Nitekim Ay seyahatleri, Mars’a koloni kurma gibi hedeflerin yanı sıra ufkun çok daha ilerisinde yaşanabilir bölgeler ve olası uzaylı arayışlarımız da devam ediyor. Bu arayışı bugüne kadar genellikle yüzeyinde sıvı su bulunabilecek ideal mesafeye odaklanmıştı. Ancak Uluslararası Astrobiyoloji Dergisi’nde yayımlanan yeni bir çalışma, bu bakış açısını kökten değiştirebilecek bir ihtimali gündeme getirdi. Kozmik ışınlar, yıldız ışığı olmayan soğuk ve karanlık bölgelerde bile yaşamı sürdürebilecek enerjiyi sağlayabilir. New York Üniversitesi Abu Dabi Astrofizik ve Uzay Bilimleri Merkezi'nden araştırmacıların yürüttüğü çalışmaya göre, evrende ışık hızına yakın hızlarda dolaşan parçacık demetleri olarak bildiğimiz kozmik ışınlar, yıldızlarından uzak gezegenlerin yeraltı katmanlarına kadar nüfuz edebiliyor. Bu ışınlar, buz altındaki su rezervuarlarına çarptıklarında su moleküllerini parçalayarak elektron salımı gerçekleştiriyor. “Radyoliz” adı verilen bu süreç, Dünya’da karanlık ve soğuk ortamlarda yaşayan bazı mikroorganizmalar tarafından zaten kullanılıyor. Araştırmacılar, bu etkinin Güneş Sistemi’ndeki üç soğuk gök cisminde (Mars, Jüpiter’in uydusu Europa ve Satürn’ün uydusu Enceladus) nasıl gerçekleşebileceğini anlamak için bilgisayar simülasyonları gerçekleştirdi. Bulgulara göre Enceladus, radyoliz yoluyla yaşamı destekleyebilecek en güçlü aday olarak öne çıktı. Ancak diğer iki gök cisminin de belli düzeyde bu mekanizmayı destekleyebileceği belirtildi. Bilim insanları bu keşfin ardından yaşanabilir bölge tanımının yeniden ele alınması gerektiğini söylüyor. Yeni önerilen terim ise "Radyolitik Yaşanabilir Bölge" Çalışmanın baş yazarı Dimitra Atri, “Bu bulgu, yaşamın var olabileceği yerler hakkında düşünme biçimimizi değiştiriyor. Artık yalnızca sıcak ve güneş ışığı alan gezegenlere değil, yüzeyin altında su bulunan ve kozmik ışınlara maruz kalan karanlık, soğuk dünyalara da odaklanabiliriz. Yaşam, düşündüğümüzden çok daha fazla yerde var olabilir.” diyor. Bu yeni yaklaşım, yalnızca uzak yıldız sistemlerinde değil, Güneş Sistemi’ndeki uydularda bile yaşam izlerine ulaşma ihtimalini heyecan verici bir şekilde artırıyor.

Yorumlar

Benzer Haberler

Teknoloji haberleri