cupure logo
israilabdtrumpçinölügazzedüştügeliyorabdninaçıklaması

Savaş gemisi Karayipler'de! ABD'nin Venezuela'daki asıl hedefi ve Monroe Doktrini...

Savaş gemisi Karayipler'de! ABD'nin Venezuela'daki asıl hedefi ve Monroe Doktrini...
Latin Amerika’da darbe mi olacak? Karayipler’e doğru hareket eden Amerikan savaş gemilerinin anlamı nedir? Trump süreci “uyuşturucu mücadele” olarak tanımlıyor ama perde arkasında çok daha derin bir hesap var: enerji rotaları, Çin ve Rusya’nın artan etkisi, Venezuela’da Maduro’yu devre dışı bırakma planları ve bölgenin istihbarat ağlarını yeniden kurma çabası. Bugün Latin Amerika, sadece kartlar yeniden dağıtılmıyor, aynı zamanda süper güçlerin gövde gösterisi yapılıyor ve ABD’nin Afganistan–İran–Kolombiya hattını da kapsayan uyuşturucu trafiği üzerindeki denetim girişimleri, bu mücadelenin ekonomik ve jeopolitik boyutlarını genişletiyor. İstanbul Aydın Üniversitesi'nden uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Canan Tercan son gelişmeleri Milliyet.com.tr'ye değerlendirdi. Alıntı Metni İstanbul'un kuzeyi de güneyi de fay! Prof. Dr. Üşümezsoy uyardı: 'Uzunluklarını bilmiyoruz' BARIŞ ADI ALTINDA MÜDAHALE - Trump dünyaya barışı getirdiğini söylüyor; peki neden başkan olunca stratejik bölgelere nüfuz etmeye yöneldi? Trump’ın politikasının arka planında ne var? Trump dünyaya barışı getiren lider olduğunu ve hatta Nobel Barış ödülünü hakkettiğini söyledi, ancak durum tam tersini gösteriyor. Kendisi, dünyaya küresel çatışma ve kaos getiren lider oldu ve bu yönde savaş bakanlığını da organize etti. Peki Trump neden Amerika’nın başkanlık koltuğuna ikinci kez oturur oturmaz, dünya haritasındaki kritik öneme sahip pek çok toprağı hedef aldı? Cevap açık, Trump’tan ziyade, Amerikan devlet aklının dış politikası bu yönde şekillendiği için. Amerika dış politikasının yıllar içindeki seyri somut bir bilgi çıkarıyor önümüze; 2. Dünya savasından sonra dünyada kaos ve savaş çıkartan başlıca ülke Amerika’dır. Amerikan devlet aklı bir liderin seçimini onaylar ama dış politikayı masaya kendisi koyar. Bush; Irak ve Afganistan, Obama; Libya ve Suriye, Clinton, Bosna ve Kosova; Biden, Ukrayna ve Gazze savaşlarının arka plan dizaynında yer alan ve sonra barış adı altında müdahale eden liderler olarak sahneye çıktılar. NATO ise Amerika’nın meşru gördüğü çatışmalara barış adı altında müdahale için hazır tutulmaktadır. Dahası Amerika, sadece bazı bölgelerde terörü desteklemek ya da çatışmalara saha oluşturmakla kalmaz. Gerektiğinde darbeler de organize eder. Bunu en fazla komşu Latin Amerika ülkeleri deneyimledi. Hasılı durum Trump’ı aşıyor. Meteoroloji'den 10 ilde sarı alarm! AKOM saat verdi: İstanbul'a uyarı üstüne uyarı ABD'NİN VENEZUELA'DAKİ ASIL AMACI - ABD’nin darbeleri ve müdahaleleri gerçekten bu kadar sistematik miydi? Latin Amerika ve Orta Doğu örnekleri nelerdir? Evet. ABD varlıkları yönetmek ve dünyayı domine etmek istiyor. 2. Dünya savaşı sonrası Amerika’da bağımsız hareket etmek isteyen liderlere 40 dan fazla darbe girişimi var CIA ve ABD’nin. Latin Amerika’da kanlı süreçler ve sola yönelik siyasi tutuklamalar sonucu darbe ile indirilen liderlerden bazıları; 1954’te Guatemala’da Arbenz, 1973’te Şili’de Allende, 1964’te Brezilya’da Goulart, 1976’da Arjantin’de Peronist hükümetler, 1989’da Panama’da Noriega, 1991’de Haiti’de Aristide ve 2009’da Honduras’ta Zelaya’dır. Orta Doğu’da ise İran’da 1953’de Başbakan Musaddık’ın Anglo-Iranian Oil Company’yi (şimdiki BP) millileştirmesi sonucu CIA destekli “Ajax Operasyonu” ile devrildi ve Şah Rıza Pehlevi iktidara gelerek, İran petrolünü Batı şirketlerine yeniden açtı. Irak’da 2003’de ABD tarafından Saddam indirildi, Irak petrol rezervleri Amerikan ve İngiliz şirketlerine açıldı. Libya’da 2011’de Afrika’da petro-dinar temelli ortak para ve bağımsız enerji sistemi kurmak isteyen Kaddafi NATO müdahalesiyle devrildi. Libya parçalandı; petrol üretimi Batı denetimine geçti. MONROE DOKTRİNİ Tüm bu darbeler, doğal zenginlikleri-ticaret yolları, petrol, kıymetli maden, kahve ve nadir elementler vs. üzerinde ABD hegemonyasını sürdürme amacının parçasıydı. Hasılı Amerika Birleşik Devletleri dünyayı domine etmek için kaos çıkarttı çünkü Amerikan devlet aklı dış politikada kaos ve sömürü üzerine kurulu. Bizim cumhuriyetle gelen dış politikamız ise 'yurtta sulh cihanda sulh' üzerine kuruludur. Bakınız Amerika, devlet aklını oluştururken Latin Amerika’yı arka bahçesi olarak 1823’de Monroe doktrini ile kabul etti ve bu doktrine 200 sene sadık kaldı. Dahası, hala bu doktrinle devam eden Amerika var karşımızda. Latin Amerika darbelerinin içteki meşru yüzü bu doktrindir aslında. Hayatı 15 saniyede değişti: Hiçbir ceza onu eski haline getirmeyecek Monroe Doktrini güçlü olmak için Amerika’ya daimi kaynak tedariki ilkesidir. Amerika’nın 2. Dünya Savaşını kazanmasında en önemli etkenlerden biri Venezuela’yı arka bahçe olarak kullanmasıdır. Şimdi bu kaynaklarını geri almak istiyor. GÜCÜNÜN FARKINDA, HIZLI HAREKET EDİYOR - Peki Başkan Trump’ın farkı ne? Başkanlık tarzı ve Latin Amerika özelinde hedefi nedir? Amerika’nın kaynak kontrolüne yönelik dış politikası vardı, bu Başkan Trump ile başlamadı. Trump açık sözlü, otel ve kumarhane patronu milyarder. Valilik, senatörlük gibi resmi vazife deneyimi olmadığı için söylemlerini bürokrasi dışı oluşturan bir lider. Gücünün farkında, kartlarını açık oynayarak hızlı hareket ediyor ve inisiyatif alıyor. Kamuoyunda meşruluk onun için ikinci plan. Bu yüzden net olarak Grönland ve Kanada’yı istediğini açıkça söyledi. Ancak bu onun tek başına kabinesi ile aldığı bir karar değildi. Direk söylem ile tepkileri öğrendi, nabız yokladı ve sonraki süreç ile alakalı pozisyon belirledi. Diğer taraftan, Trump eylem olarak, kendisinden önceki başkanlardan farklı hareket etmiyor. Hepsi İsrail ile müttefik idi, Nobel Barış ödülü alan Obama bile askeri operasyonlar yapıldı ve Clinton döneminde ise Balkanlar müdahale masasındaydı. Trump döneminde, ABD masasında Monroe Doktrini ve Latin Amerika var. Bu noktada başkanlık, seçilen liderin verilen vazifeyi nasıl başaracağı ve söylemi nasıl oluşturacağı ile ilgili bir süreç. Obama ve Clinton kamuoyunu karşılarına almadan, 'meşrulaştırma' ile uluslararası müdahale edilmesi gerektiğini düşündüler. Saksafon çalarak, ya da öz çekim vs yaparak halka sempatik görünmeyi tercih ettiler. Başkanlık kıstası ise süreç değil onlara verilen görevde ne derece başarılı oldukları ile ilgili. PKK'nın son hamlesinin şifreleri... BU AÇIKLAMA ZATEN ABD'NİN KOLOMBİYA'DAKİ VARLIĞINI VE EMELLERİNİ GÖSTERMEYE YETERLİ Amerika; Kolombiya’ya, Venezuela’ya, Meksika ve Brezilya’ya müdahale yapar mı? Darbe yapabilir. Bunun için Nobel Barış Ödülü ile Venezuela’da diktatör yönetim izlemini verdirdi dünyaya. Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun basın açıklaması enteresandı; 'Kolombiya’daki kurumlar, özellikle ordu ve polis hâlâ ABD’ye sadık. Fakat Kolombiya’daki tek sorun, başındaki deli başkan. Bu adam aklını yitirmiş' yani Kolombiya’da manda/sömürge yönetimi uygulamışlar. Orada devletin içine girip, devlet içinde başka bir devlet olarak yönetmişler. 'Egemen bağımsız bir ülkenin polisi ve askeri sadece kendi devletine sadık olur'. Bu açıklama zaten ABD’nin Kolombiya’daki varlığını ve emellerini göstermeye yeterli. Netice olarak, başarılı olmak isteyen Trump var ve masada O’na verilen vazife Latin Amerika’yı tekrar Amerika için arka bahçe yapmak. Hangi argümanları nasıl kullanacak hep birlikte göreceğiz. 'PLAN COLOMBIA' BAŞARILI OLDU MU? - Kolombiya ve uyuşturucu politikası: ABD gerçekten mücadele mi etti, yoksa kontrol mü kurdu? 'Plan Colombia' tam olarak başarlı oldu mu? Bunu anlamak için geriye gitmek lazım. 2000’e doğru tekrar sol rüzgarın estiği ve ABD’den kopuşun başladığı Latin Amerika’da, ABD’de boş durmadı bölgede Kolombiya’yı kendisine askeri kontrol merkezi yaptı. Sol örgütler ve uyuşturucuyla mücadele söylemini ile ABD, Kolombiya’ya 2000–2020 arası Plan Colombia kapsamında toplamda yaklaşık 10–12 milyar dolar yatırım ve askeri harcama yaptı. Ancak 20 yılda uyuşturucu bitmedi, yoksulluk ve suç ciddi oranda azalmadı. Fakat istenen oldu ve Kolombiya ABD’nin arka bahçesi olarak çalıştı. Venezuela gibi ülkeler de buradan kontrol edildi ve kaynakları ABD tarafından yönetildi. DARBE GİRİŞİMLERİ VE YAPTIRIMLARLA BASKILAMA ÇALIŞMALARI - Kafalarda hep şu soru vardı; Amerika Kolombiya’da 20 sene uyuşturucuyla mücadele mi etti yoksa kontrol mü etti? Aynı sorular aynı döneme rast gelen Amerika’nın yıllarca devam eden Afganistan operasyonlarında da gündemdeydi. Amerika başarılı olamadı peki neden bunca emek ve para verdi, karşılığında ne aldı? ABD, Afganistan’dan İran’a geçen uyuşturucu ticaret hattını ve İran-Venezuela hattını ve Kolombiya’yı stratejik olarak kontrol etmeye çalıştı. Bu bölgeler dünya uyuşturucu ticaretinde kritik noktalar. Bir yandan da Venezuela’yı ciddi darbe girişimleri ve yaptırımlarla baskılamaya çalıştı. ABD'NİN İRAN RAHATSIZLIĞI: LATİN AMERİKA'YA NÜFUS EDİLDİ - Latin Amerika’da İran, Hizbullah, Çin ve Rusya’nın rolü nedir; Latin Amerika’nın geleceğinde neler beklenmeli? Bir meselede tabi Hizbullah’ın Lübnan ağırlıklı diasporası ile bölgede İran’ın kuvvetlenen Şii nüfusu. Lübnan iç savaşı ile İran ve Hizbullah’ına ait büyük kitleler Latin Amerika’ya özellikle Venezuela’ya göç ettiler. Yıllar içinde İran Ahmedi Nejat döneminde Hugo Chavez ile çok sıkı ilişkiler kurdu. İran’a ait Hizbullah’ın kara para ve uyuşturucu ticaretinden finans sağladığı, uyuşturucu rotasında, Venezuela’dan alıp Afrika pazarına sattığı yönünde iddialar da gündeme geldi. Amerika bundan rahatsızdı. Müttefiki İsrail’in düşmanı İran Latin Amerika’ya nüfus ediyordu. Günümüzde ise, Venezuela, Kolombiya, Brezilya, Meksika ve Küba gibi ülkeler ABD’ye karşı duruyorlar. Dahası, Çin ve Rusya’nın desteği ve İran’ın pazara girmesiyle yaptırımları kırmak için dayanaklara da sahipler. Yıllardır, Çin’in büyük yatırımları var Amerika’nın arka bahçesinde. Yani arka bahçe düşman bloğunun eline geçmek üzere. Devasa petrol, doğalgaz ve maden yatakları ve üstelik dünya ticaretinin aktığı en önemli noktalardan Panama Kanalı’ndan vazgeçmek istemeyen Amerika, Trump döneminde bu bölgeye yönelecek. Aksi takdirde hepsini kaybedecek ve suç kartelleri de düşman hattının yörüngesinde hareket edecekler ve yeni dünya düzeninde Amerika haritada kendi bayrağıyla var olmayan, ancak kullanım hakkı kendisine ait olan bu kıtayı kaybedecek. TBLO DEĞİŞİYOR, AYNI OYUNLARI YUTMAYA NİYETLERİ YOK - 'Yeni Soğuk Savaş' Latin Amerika’da mı başlıyor? Bugün Latin Amerika’da yaşanan değişim, sadece ideolojik değil, jeopolitik bir kırılma. ABD, tıpkı Orta Doğu ve Asya’da olduğu gibi, burada da hegemonyasını korumakta zorlanıyor. Kıta ülkeleri artık tek bir kutba yaslanmak yerine İran, Çin, Rusya ve hatta Türkiye gibi aktörlerle çok taraflı bir diplomasi yürütüyor. Latin Amerika, uzun yıllar 'darbelerin kıtası' olarak anıldı. Ama bugün tablo değişiyor: halklar geçmişteki darbeleri, sömürüyü ve dış müdahaleleri unutmadı ve bu kez aynı oyunları yutmaya niyetleri yok. Toparlayacak olursak, Amerika Birleşik Devletleri, Latin Amerika’dan vazgeçmez çünkü, devlet doktrini olarak kayda geçen tarihsel misyonu bu yönde. Trump’ın bu bölgeyi istemesi de ABD devlet politikası ile ilgili. Latin Amerika ise artık ABD yörüngesinden kurtulmaya niyetli. Çin Rusya İran bu bölgede finans ve savunma alanında ciddi destekçiler. Son olarak uyuşturucu kartellerinin de bağımsız değil ülkelerle ilişkili olduğunu söylemek mümkün.

Yorumlar

Dünyadan Haberler