cupure logo
çinkaldıtürknadirfiyattürkiyemilliyolunaolacakyılmaz

Adeta ekonomik bir soğuk savaş yaşanıyor

Yılmaz, “Nadir elementlerle ilgili belli teknolojilerle ilgili daha farklı politikalar ortaya koydu Çin. Buna karşı da Amerika Birleşik Devletleri (ABD) güçlü bir reaksiyon gösterdi” dedi. RİSK FIRSATLAR DA SUNUYOR Geçmişte askeri ve güvenlik odaklı bir soğuk savaş yaşandığını hatırlatan Yılmaz, şöyle devam etti: “Şimdi de ekonomik bir soğuk savaşın arifesinde olduğumuzu, belki de içinde olduğumuzu ifade etmemiz gerekiyor. Bu yeni dönem belirsizlikleri arttırıyor elbette. Riskleri çeşitlendiriyor ama bir taraftan da yeni fırsatlara da kapı aralıyor. Bu yapısal dönüşümü çok iyi okumamız, ülkemizi de burada çok iyi konumlandırmamız lazım. Kamusuyla, özel sektörüyle.” TÜRKİYE KARARLILIKLA YOLUNA DEVAM EDİYOR Bu dönemin kişileri aşan şekilde dünyadaki yeni yapısal ortamın, yapısal dönüşümlerin getirdiği durumla karşı karşıya bulunulduğu vurgulayan Yılmaz, “Dolayısıyla bu yeni dönemi çok iyi okumamız ve çok doğru bir reaksiyon göstermemiz gerekiyor hep birlikte. Bu çalkantılı tablo karşısında dünya ekonomisi yönünü ararken Türkiye, kararlılıkla yoluna devam ediyor. Zor bir dönemdeyiz gerçekten. Geçmiş liberal küresel düzen, kurumlarıyla, kurallarıyla ciddi anlamda bir dönüşüm süreci içinde” diye konuştu. İSTİKRAR PROGRAMI İZLİYORUZ Ticarette korumacı politikaların yeniden yükselişte olduğunu, belirsizliklerin arttığını, küresel rekabetin dengelerinin yeniden şekillendiğini söyleyen Yılmaz, bu ortama rağmen ihracatçıların sergilediği performansı yürekten alkışladığını dile getirdi. Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejisi sayesinde ekonominin 2024’te yüzde 3.3 büyüdüğünü, bu yılın 2’nci çeyreğinde büyüme oranının yüzde 4.8’e ulaştığını söyleyen Yılmaz, “Türkiye ekonomisi, kesintisiz 20 çeyrektir büyümesini sürdürerek istikrarını koruyor. Bir taraftan bir istikrar programı izliyoruz, bir taraftan da büyümemizi, istihdamımızı devam ettiriyoruz” dedi. YENİ GİRİŞİMLERİN DESTEKLENMESİ ÇOK KIYMETLİ İnovasyon ekosisteminin yalnızca bir sektörün değil toplumun bütün kesimlerinin ortak hareket etmesiyle güç kazanacağını, kamu kurumları, özel sektör ve akademi dünyası arasında kurulan bu üçlü yapının bilgi üretimini hızlandıran, teknoloji transferini kolaylaştıran ve üretim süreçlerini daha çevik hale getiren stratejik zemin olduğunu anlatan Yılmaz, bu çerçevede özellikle KOBİ’lerin, küçük işletmelerin dinamizminden çok faydalanılması ve gençlerin yenilikçiliğinden, girişimciliğinden en üst düzeyde istifade edilmesini gerektiğini vurguladı.

Yorumlar

Ekonomi Haberleri